Wolfsburg İslam Merkezi
Yolum yine Türkiye’den Almanya’ya yeni moda olan Beyin Göçü’nün (Türkiye’den çalışmak için gelen tıp doktoru) temsilcisi kardeşim Dr.Berkant Kurnaz ile beraber Wolfsburg İslam Merkezi’ine düştü.
Bu merkez Wolfsburg ve çevresinde yaşayan Arap kökenli Müslümanlar tarafından 1979 yılında kurulmuş harika bir mekan. 2004 yılında o dönemin Wolfsburg Belediye Başkanı Rolf Schnellecke’nin de katkıları ile 3000 m² arsa üzerinde bu günkü modern bina inşaatına başlanmış ve 2006 yılında hizmete açılmış. Modern dedim; çünkü ilginç mimari ile yapılmış bina içinde yok yok.
- cami, konferans salonu, kütüphane, bilgisayar odası, gençler için lokal, kafeterya ve daha neler neler. Yani cıvıl cıvıl canlı ve hareketli bir yer.
Aldığım bilgiye göre burası tam bir ibadethaneden ziyade bir kültür ve dayanışma merkezi. Her türlü dertlerin, problemlerin konuşulup tartışıldığı ve çözüldüğü bir mekan. Tabi bu derneği diğerlerinden farklı kılan da yaptığı olağan dışı çalışmalar yapan dernek yönetimi. Yönetimin başında Suriye’li emekli tıp doktoru Mohamed Kodja var. 7 yönetim kurulu üyeleri farklı Arap ülkelerinden ve 4 tanesi üniversite mezunu. Yani yönetim kurulunu oluşuran üyelerin sayısı, cami cemaatinin izdüşümü gibi.
Bu tablo yıllardır benim hayal ettiğim bir şeydi ve çok hoşuma gitti. Zaten orada da o havayı tenefüs ettim.
YA BİZİM DERNEKLER?
Ya bizim Almanya’daki dernekler ne durumda? Ne yazık ki, çoğu derneğimizde bırakın üniversite mezununu, Almanca bilenlerin sayısı bile çok az. Nedeni ise tartışılır olmakla birlikte, toplumuzun eğitim altyapısı ve sosyolojik durumu ile ilgili. Bazı derneklerde başkanlık; bir çokları için toplum içinde statü kazanma aracı. Her gittiği yerde 'SAYIN BAŞKANIM'muamalesi görüyor. Sanki o koltuğa 'ZAMK' ile yapışmış ya da yapıştılmış. Öylelerine şahit oldum ki, yönettiği derneğin tüzüğünden bihaber(!)
Plan, proje, fizibilite çalışması yok.
İcraat ve faliyet programı yok.
Bulunduğu şehir ile barışık olamadığı gibi, etrafındaki gelişmelere ilgi SIFIR.
Tamamıyla izole olmuş kendi içinde çalıp söyleyen bir topluluk!!
Doğru dürüst denetleyen yok.
Bir çoğu sadece hemşehricilik ile, bazıları ise 'o dernekleri iyi niyetle kuran çilekeş elleri öpülesi birinci neslin hayır duaları ile'ayaktalar. El Mars’a giderken bir çoklarının sokağa çıkacak yol haritası yok. Önlerinde 'Kravatlı Sayın Başkan'lar ve arkasından sürü gibi gelen sessiz, bilinçsiz, ilgisiz bir çoğunluk.
Peki bu durum ne zamana kadar devam edecek?
Kestirmek çok zor olsa da 'Çoban Yıldızı misali' olumlu tek tük örnekler görülmeye başlamasına rağmen, (DİTİB Braunschweig ) çoooook uzun zaman alacak gibi.
Ama yine de pozitif düşünme adına diyebilirim ki; bir kaç generasyon geçerse birşeyler olur BELKİ???
Temennim odur ki, özellikle DİTİB dernekleri için DİTİB Genel Merkezi yeni tüzük değişikliği ile 'Aday olacaklara bir kriter koymalı' hem de acilen, vakit kaybetmeden.
Özellikle yönetimlerdeki eğitim seviyesi çıtası ne kadar yukarıda olursa, verimlilik te o oranda artar.
Hem de Türkiye’den gelen din görevlilerimiz daha rahat çalışma ortamı bulup topluma daha faydalı olurlar.
O zaman top DiTİB’de.
Ne zaman mı?
H-E-M-E-N. H-E-M-E-N. H-E-M-E-N...
Bayram Aybastı