Dr.Dilek Gürsoy

Aslında bu gün Almanya’daki Alman vatandaşı olmayan yabancılar hakkında yazı yazacaktım. Ancak Alman basınında yer alan Dr.Dilek Gürsoy haberi beni başka yerlere götürdü. Bilirsiniz ki Almanya’ya Türkiye’den ilk göç 31 Ekim 1961 tarihinde yapılan Türk İşgücü Anlaşması çerçevesinde gerçekleşmiştir. 2. Dünya Savaşı sonrasında büyük bir işçi açığı bulunan Almanya bu eksiğinin yüzde 60’lık kısmını Türk işçiler ile kapatmıştır. Çok ağır şartlarda çalışıp Alman firmaların dünya markası olmaları için inanılmaz katkı yapmışlardır.
Artık göçün üzerinden 59 yıl geçmiştir. 3. ve 4. kuşak Türkler Alman toplumu içinde yaptıkları işler ile önemli yerlere gelip herkese örnek olmaktadırlar. İşte bunlardan biri Dr. Dilek Gürsoy. Günlerdir yazılı ve görsel basında başarısı ile gündem yarattı. 2012 yılında yaptığı ameliyat ile Avrupa’nın ilk ve tek kadın yapay kalp ameliyatı yapan kalp cerrahı oldu ve şimdi de Dr. Dilek Gürsoy, Almanya’da yılın doktoru seçildi. German Medical Award tarafından verilen ödülü 18 Kasım 2019‘da alacak. Geçtiğimiz günlerde de Dr.Dilek Gürsoy’u Başbabakan Merkel de kabul etmiş övgüler yağdırmıştı. Ben de bundan ziyadesi ile gurur duydum. Gelecek nesiller için harika  bir örnek olduğu için. Başarılarınız daim olsun Dilek hanım.

15 EYLÜL DEMOKRASİ GÜNÜ

Almanya’da bir şirket 15 Eylül Demokrasi Günü nedeniyle bir araştırma yapmış. Bildiğiniz gibi BM Genel Kurulu 2008 yılında 15 Eylül'ü "Uluslararası Demokrasi Günü" ilan etmişti. Bu araştırma sonucuna göre Alman halkının yüzde 53’ü Almanya’da demokrasinin  tehlikede olduğunu belirtmiş. Tehlikenin nedeni ise, gittikçe güçlenmekte olan aşırı sağcılar!!! Acaba farkında mıyız???

AŞIRI SAĞCILAR MEMNUN DEĞİL

Ayrıca aşırı sağcıların yüzde 79’u mevcut siyasi olumuşumdan memnun değil. Onun için amaçları olumsuz hava yaratıp çoğu işsiz-güçsüz, tembel vatandaşları yanlarına çekip Almanya’da iktidara yürümek. Neyse ki, sağduyulu Alman halkınının yüzde 47’si demokrasi için en büyük tehlike olarak aşırı sağcıları görüyorlar. Bu yeterli değil. Aşırı sağcıları tehlike olarak görenlerin oranı yüzde 80-90 seviyesinde olmalı. Onun için çok dikkatli olarak çalışmak gerek. Onların karşısında örgütlenerek durmak gerek. Ama demokrasi düşmanı o kafataşcılar bilmeli ki, bir gün demokrasi aynı adalet gibi onlara da lazım olacak!!!

ALMANYA’DA 10,9 MiLYON YABANCI

Devlet İstatistik Dairesi‘nin 2018 sonu verilerine göre, Almanya’da 10,9 milyon insan yabancı pasaportlu. Yani Alman vatandaşı değil. Oy kullanma hakları yok. Bu sayının 1.5 milyondan fazlasını Türk pasaportlu vatandaşlarımız oluşturuyor. Buna göre 5 büyük şehirdeki oranlar ise şu şekilde sıralanabilir:
Berlin: 22 %
Münih: 27,5 %
Hamburg: 17 %
Köln: 21,4 %
Frankfurt: 30,5 %

YEREL SEÇİMLERDE OY HAKKI

10,9 Milyon kişilik sayı çok ciddi bir rakam. Bu kadar insanın oy kullanma hakkı yok. Demokratik haklarını kullanamıyorlar. Hoş o sessiz çoğunluğun da öyle bir derdi yok. Tamam onların çoğu bu konuda bilinçsiz!!! Ancak Alman devleti o insanları sistem içine alma adına en az yerel seçimlerde süresiz oturum hakkı olanlara seçme seçilme hakkı tanımalı. Aksi durum geleceğimiz adına kötü olur. Eğer nüfus artışı bu hızla devam ederse 20-30 yıl sonra dinamik nüfusun yarısı yabancı kökenli olacak. Onun için şimdiden sistem içinde olmalılar, olmalıyız.

ALMAN STK VE PARTİLERİ

Sayı olarak çok fazla omamıza rağmen aynı şekilde uyum ve hakklarımızı arama adına önemli olan;
-Alman sivil toplum örgütlerine yeterli oranda üye değiliz.
-Alman siyasi partilerinde aktif politika yapmıyoruz.
-Alman televizyon ve gazetelerini okumuyoruz.
-Çocuklarımızın okullarında okul aile birliğinde bile yokuz.
-Bir de her yabancı topluluk kendi içinde çalıp söyleyince !!!
Geleceğimiz adına kaygı duymamak mümkün değil. Ayrıca bizim sivil toplum örgütlerinin çoğunda
- O vizyon, o endişe yok.
- Özellikle yönetcilerinde toplum sosyolojisi ve psikolojisini anlayıp hamle yapacak kapasite yok. Özetle nüfus oranımıza paralel olarak yaşadığımız bu ülkenin her alanında aktif olmalıyız. O zaman geldiğimiz ülkemize daha da çok faydamız olur. Ve Dr.Dilek Gürsoy gibi dünya çapında ses getirerek” ön yargıları yıkarız.

Bayram Aybastı