-
Aa
+
 19/02/2022
 

Yakup Osmançelebioğlu

17 Eylül 2021 günü gecenin geç saatlerinde bir acı haberle yıkıldım. Hep güleryüzüyle hatırladığım, "güzel insan" tanımlamasının kendinde hayat bulduğu ve benim de birçok zaman kendisinden baba himayesi gördüğüm Yakup Osmançelebioğlu hocamızın vefat haberinin ardından sabaha kadar uyuyamadım.
Bu yazıyı kaleme almak benim için hiç kolay değil, bilakis bu satırları yazarken çok zorlanıyorum. Uzun süre O’nu kaybettiğimiz gerçeğini kabullenemediğim için bu yazı gecikti.
Bu gün Yakup hocamın doğum günü. Bu nedenle bu yazıyı bu gün yayınlamaya karar vererek bu güne kadar erteledim.
Bu gün artık ben de kabul ediyorum ki, o hepimiz için örnek olan güler yüzlü „güzel insan“ Yakup Osmançelebioğlu artık aramızda olmayacak.
Ancak onun hayata bakışı ve bize bıraktığı „iyi insan olma“ diye tarif edeceğimiz mirası, bizim için çok değerli bir miras olarak kalacak.

BENİM GÖREBİLDİKLERİM

Yaklaşık 30 yıllık bir tanışıklığımızın olduğu Yakup hocayı tanımlamak için kısaca „güzel insan“ ya da „iyi insan“ demenin yeterli olacağı kanaatindeyim. Ancak bu tanımlamaları O’nu tanımayanlar için biraz açmanın da gerekli olduğunu düşünüyorum.
İnsanlar için en değerli miras, aramızdan ayrıldıklarında, eserleriyle ve iyilikleriyle anılıyor olmalarıdır. Yakup hocanın bunu fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.
Çünkü O’nun en belirgin özelliği, hiç bir ayrım yapmadan, herkese aynı gözle ve önyargısız yaklaşmasında saklıydı.
Bu özelliği onun en sevilen ve hafızalardan hiç çıkmayacak olan en kıymetli servetiydi. Söyleyecek olduğu sözleri hiç ertelemeyen ve hemen söyleyiveren, söylediğinde de karşısındakinin onurunu kırmayan bu yaklaşımı, hafızalarımızda hala tazeliğini koruyor.
Günümüzdeki stresli hayatın etkisiyle birçoğumuzun başaramadığı tebessüm etmek, O’nun adeta her zamanki haliydi. Sürekli tebessüm ederdi.
Bir öğretmen olarak olaylara hep pozitif yaklaşan bir kişiliğe sahipti. Bu özellikleri yüzünden kendi siyasi görüşünden olmayanlar tarafından bile sevilir ve sayılırdı.
Bulunduğu toplumda birleştirici ve kucaklayıcı özelliğiyle adeta bir „çimento“ vazifesi görür gibiydi.
İnanmadığı bir şeyi asla yapmazdı. İnandığını yapmaktan ise O’nu kimse alıkoyamazdı.
Kendisinin kızgın ve öfkeli olduğuna hiç şahit olmadım. Ancak, tanıdığım kadarıyla, kızgınlık anında bile, onunla bütünleşmiş olan tebessümünü bırakamayacağını tahmin etmekte zorlanmıyorum.

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN ÖĞRETMENİM

Yukarıda bahsettiğim gibi, zaman zaman kendisinden baba himayesi gördüğüm Yakup hocamın aramızdan ayrıldığını, ailesi ve sevenleri gibi, kabullenmekte ben de çok zorlandım.
Bu gün 19 Şubat. Yani hocamın doğum günü. İyi ki, doğdun Yakup öğretmenim. İyi ki, yollarımız kesişti. Aramızdan çok erken ayrılsan da, iyi ki, bize para pul yerine, yukarıda saydığım ve bir cümleyle özetlediğim „iyi insan olma“ mirasını bıraktın.
Senden bizzat yaşayarak gördüğüm bu öğretileri ben de bir öğretmen olarak öğrencilerime yaşayarak aktarmaya çalışıyorum.
Bana göre bu miras, anlayabilenler için dünyanın bütün paralarından daha kıymetli bir hazine.
İnanıyorum ki, gittiğin yerde de her görüşten insanların etrafında toplandığı bir mecliste, bir güneş misali, o mütebessim ve nüktedan halinle, burada bizlere öğrettiklerini orada da onlara telkin ediyor ve etrafı aydınlatıyorsun.

GÖNÜL İNSANI

Memleketim Konya ile bütünleşmiş gönül insanı Mevlana’nın bir ifadesi geldi aklıma: „Gönül gözüyle bakanlara çıra gerekmez, zira onlar karanlıkta da görürler.“ Karanlığı aydınlığa çeviren o tebessümünüzü özledik Yakup öğretmenim.
Ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun….
Etrafımızdaki sizin gibi „iyi insan“ benzetmesini hak edenlere selam olsun…

Arif Şentürk
senturk(at)almanyabulteni.de