Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır

 

Wittgenstein’in 'Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır' sözü ile girişilen bir yazidan ağir bir dil felsefesi yazısına dalınacağı izlenimine kapılabilinir. Ancak benim dalacağım yer daha farklı.

İnsanin bulunduğu ortama uyum sağlayabilmesi o ortamı tanıması ile yakından ilgilidir. Tanıma ise ancak bulunulan ortamla ilgili bilgi edinerek mümkündür.

Günümüzde bilgiye ve habere ulaşmanın çok çeşitli yolları vardır, ancak bu yollar arasında bana göre en kestirme ve kolay olanı 'internet' ten geçen yoldur. Her ne kadar internet, hâlâ belli kesimler için televizyonun ve geleneksel gazetenin yerini alamıyorsa da, o günlerin de gelmesi yakın hatta kaçınılmazdır, çünkü elektronik ortamda bilgi trafiği, diğer ortamlardan çok daha hızlı akmaktadır.

Buraya kadar olan bölümde sözünü ettiğim bilgi edinme, bilgi ve habere kolay ve hizli ulaşma düsüncesi beni, bir internetsever olarak online-gazeteciliğe yakınlaştırdı ve 'Almanya Bülteni' ile buluşturdu.

Bir sürü O-Gazete (Online- Gazete) varken, bizim nasıl bir farkımız olacağı sorusu ise en başta yanıtlanması gereken bir soruydu ve benim yanıtımın hareket noktası, L.Wittgenstein’ in yukaridaki sözü oldu.

Almanya’da yaşayan Türkler’le ilgili en temel ve can alici konulardan biri 'Dil' dir. Buradaki dilden kasıt hem Almanca, hem de Türkçe.

Türkler arasinda her iki dili de çok iyi kullanan kişiler maalesef yeterli çoğunlukta değil. Özellikle Almanca’nın istenilen düzeyde öğrenilmemesi Alman makamlarınca Türklerin Alman toplumuna entegre olamamalarının temel nedeni olarak gösterilmekte. Buna bir de Türkler’in yaşadıkları ülkenin toplum yapısına ve değerlerine ilgisiz olmaları eklenince - istisnalar kaideyi bozmadiği gibi, genellemelerde dikkate de alınmıyorlar- ortaya Almanya’da geçirilen 46 yıla yakışmayan bir tablo çıkmakta.

Bu değrlendirmeler üzerine elbette çok şeyler söylenebilir, suçlu-sorumlu tartışmalarına girilebilir doğru-yanlış çıkmazlarında zaman harcanabilir ancak bunları daha sonraki yazılara bırakıyorum.

Yukarıda değindiğim tanıma, bilgi ve haber edinme, dil, ve uyum konusunda, ‚Almanya Bülteni’’ nin üstlendiği ödevlerden birisi de anadili Türkçe olan insanları içinde yaşadıklari toplumun - yani Almanya’nın- sorulari, sorunlari kısaca 'gündem' hakkinda, Türkçe dilinde haberdar etmek ve bilgilendirmek.

Çünkü uyumun ön koşulu bilmek ve anlamaktır.

Bu bağlamda ‚Almanya Bülteni’ sizlerin de katkilariyla, Almanya gündemini dilimize taşıyan, bilgi dünyamızın sınırlarını genişleten, internete adim attiginizda 'İlk ' leriniz arasina girebilen interaktif bir haber- iletişim kaynaği olursa ne mutlu bize. :-)

Hoşçakalın