Türkiye'de tatilin ötesi


Havasıyla,suyuyla, denizi ve güneşiyle Türkiye tatilciler için ayrı bir cennet. Ama benim gibi kökleri Türkiye'de olan biri için tatilden öte bir yer. Her platformda savunduğumuz, koruyup kollamaya çalıştığımız üzerine toz kondurmadığımız bir yer bizler için ANAVATAN TÜRKİYE. Uğruna ölünmeye değer bir yer. Her ne kadar o güzel topraklarda 'ALAMANCI' olarak görülsek te(!), bu kez rotamız İzmir ve çevresi idi. Zeytin alanında kalıp, Urla, Karaburun, Çeşme, Foça tabi ki İzmir yakinen tanıma fırsatım oldu. Buna ek olarak da Konya ve Sakız Adası tuzu biberi oldu.

Mavi kart sorunu

Maalesef hala Anavatan'da 'Alamancı' muamelesi görmek beni ziyadesiyle üzüyor. (Gerçek dostlarımızın samimi davranışıları bu üzüntümüzü hafifletiyor). Pempe ve Mavi kart ile bir birçok şeyi yapamıyorsunuz. Her ne kadar 'genelgeler' yayınlanmış olsa da, birçok kurum, özel sektör vb çalışanları bu uygulamadan hala bihaber.
Bu yıl bir kez daha gördüm ki, çok büyük değişikler olmuş Anavatanımızda son dönemlerde. Havalimanları AB standartlarının üzerinde modern. Otoyollarının fiziki şartları bundan 25 yıl öncesine göre çok daha iyi durumda. Demiryolları ağı hızla genişletilmekte. Her tarafta gökdelenlerin yükselmesi zenginliğin mi, yoksa acımasız kapitalizmin bir habercisi mi, tam olarak anlayamadım. Sağlık sistemi, hastanelerin teknik donamımları konularinda epey mesafe katedilmiş.
Akabinde diğer olumsuzluklar da giderilirse çok daha hoş olacak. Ev ve daire fiyatları çoktan emsali olmayacak kadar uçmuş. Açılan AVM'ler AB ve ABD‘dekileri gölgede bırakacak cinsten.
Lokantalar deseniz emsalleri Paris'te Londra‘da bile yok. Fiyat olarak fahiş ama hala çoğunun tuvaletlerine girilecek durumda bile değil. Pislik hala kol geziyor. Kimler denetliyorsa neredeler çözemedim!!!

Türkiye'de hizmet sektöründe çalışanların çilesi

Ancak bir çok konularda kan kaybetmeye devam ediyoruz. Bunları zaten hergün onlarca kişi TV ekranlarında gündeme taşıyorlar Umudum bu konuların artık bizim Türkiyemizde bir daha yaşanmaması. Bu konudaki takdir halkımızın(!)
Biz gelelim tekrar saadete. Öyle ki, gittiğimiz her yerdeki mekanlar ağzına kadar doluydu. Belli ki belli kesimde çalışanların kazancı ülke standartlarının üzerinde. Her yerde nerede ise 3-5 müşteri başına bir çalışan düşüyor. Merak ettim acaba o mekanlarda çalışan binlerce garsonlar, tezgahtarların çalışma şartları nasıl diye?
Özellikle İzmir‘in merkezindeki tarhi Kızlarağası Hanı'ndaki 200‘ün üzerindeki dükkanda çalışan tezgahtarlar, lokantalarda ve çay ocaklarında çalışan garsonlar ve daha niceleri!!!...
Çalışma saatleri haftada 7 gün. (günde en az 12-13 saat.) Hele de bir hediyelik eşya dükkanında gece bir sevkiyat varsa, personelin çoğu sabaha kadar çalışıyorlar. Ancak ertesi sabah 8-9 gibi işinin başında oluyor. Ne fazla mesai ücreti var ne de yerine izin(!) Çoğu sigortasız. Aldıkları para el altından 800 ila 1000 TL arası. Onu da ay sonu geldiğinde adeta zorla alıyorlar. Bu durumun sadece orası ile sınırlı kalmadığını çok iyi biliyorum. Türkiye‘nin 81 ilinde de durum aynı.
İşte bu kişileri çalıştıranlar 'Akıllı evlerde oturuyor, altlarındaki son model lüks araçlar ile trafik magandası olarak karşımızaçıkıyorlar.' Paraları var ya. Onlar her şeyi kendilerinde yapma hakkını görüyorlar.

Trafik tam bir facia

Yolların fiziki şartları düzeldi demiştim ama ya onu kullananlar? Hala şehir trafiğinde çocuğunu kucağına oturturup direksiyon sallatanlar var. Kırmızı-Yeşil ışık kavramı diye bir şey yok. Üzülerek belirtereyim ki, az sayıda da olsa, pahallı ve lüks araç sürücülerinin ne yazık ki, bir çoğunun trafikteki davranışı ve seviyleri, araçlarının fiyatıyla ters orantılı. Gece yarısı hala far kullanmayanlar var. Sollama diye bir trafik deyiminin yanına birde sağlama diye yeni bir terim eklenmeli. Çoğu sürücü sinyal kullanmaktan aciz ya da onun ne olduğunun farkında değil.
Veeeeee daha neler neler... Hal böyle olunca ölümcül kazalar kaçınılmaz oluyor. Kurban da çoğu zaman o kurallara sıkı sıkı bağlı günahsız insanlar oluyor.

Bir gün düzelirmi?

Neden düzelmesin?
Yeter ki, isteyelim.
Yeter ki, başkalarına saygı duymayı öğrenelim.
Yeter ki, o emek hırsızlarını denetleyenler adil olsun ve gereğini yapsın.
O trafik magandalarına da trafik göz açtırmasın ve gerekli cezayı çaydırıcı bir şekilde verme cesaretini göstersin.Hayalim gelecek tatil zamanına kadar devletin bir an önce bu konuya da el atması. En azından futbola gösterdiği ilginin birazını bu binlerce sessiz çoğunluk için de göstermesi.


Bayram Aybastı