DİTİB gücünü göster

 

Bültenimizi takip edenler bilir. Gazetemizde zaman zaman Almanyalı Türkler'e güncel konular hakkında çeşitli sorular sorup fikirlerini alıyoruz. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde okurlarımıza 'Size göre Almanya'da hangi örgütün çalışmaları çağa uygun olarak yapılıyor?' sorusunu sorduk. Söz konusu ankette okurlarımızdan IGMG, ATİB, Türk Federasyon, Almanya Türk Toplumu, RTS, UETD, AABF, İKMB ve Hiç biri cevaplarından bir tanesini işaretlemesi istendi.

Milli Görüş toplam oyların %50'sini almış durumda

31 Aralık 2013‘ e kadar sürecek ankette 8 Eylül‘ deki duruma göre oyların yaklaşık yüzde 50‘sini alan IGMG (Milli Görüş) birinci sırayı alırken, DİTİB ise ancak oyların yüzde 12,1‘ini alarak üçüncü sırada bulunmakta. Bu sonucu görünce ilk aklıma gelen 'DİTİB neden bu kadar az oy aldı oldu?' Sorusu oldu. Geçmişe şöyle bir göz atınca çok da şaşırmadım.

Cami sayısı 900'den fazla

DiTiB, müslümanları aynı çatı altında birleştiren Almanya'nın en büyük sivil toplum örgütlerinin başında gelmektedir. 900‘e varan camisi ve çok sayıda üye sayısı ile (üye sayısı bana göre istenilen seviyenin çok altındadır) çok büyük kitlelere hitap eden bir kuruluştur. Yıllardır bu derneklerde hizmet etmiş,burayı sadece 'ibadet' yeri olarak görüp şenleten büyüklerimizin bu görevi genç, eğitimli ve donanımı olan nesillere aktarma zamanı gelmiş de geçmektedir bile. Bu zamana kadar geçen süreçte şüphesiz çok yol alındı. Artık o 'eli öpülesi' büyüklerimizin yaptıkları hizmetlerin karşılığı, kendilerinin sevap defterlerine artı olarak çoktan yazılmıştır inşallah. Artık bir dönem kapanmalı, yeni bir dönem için 'Bilimsel adımlar' atılmalıdır. Her geçen gün sorunlar çığ gibi artmaktadır.

Yerel basın çok önemli

Hala Almanya‘da bir çok kesimin İslam dinine bakışı olumsuz. Tabii o konuda onların da hataları mevcut. Ancak bizler tanıtım bazında elimizdeki enstrumanları daha iyi kullanır, bireysel olarak da temsilde daha dikkat edip Hz.Mevlana‘nın dediği gibi 'olduğumuz gibi görünüp, göründüğümüz gibi'olmalıyız. Eğer ortada zehir saçan varsa bizler hemen panzehir olabilmeliyiz. Neyimizle; yaşam tarzımız, bilgimiz, eğitimimiz ve öğretimimiz ile!!!
-Dernek olarak Tanıtımlarda ve kendimizi ifade etmekte hala büyük sıkıntılar devam ediyor.
-Bir çok dernek yöneticileri iyi niyetli olmakla birlikte 'kapasite' olarak o işin üstesinden gelecek bir yapıda değiller.
-Yöneticilerin yeterli alt yapısının olmaması 'Türkiye‘den gelen din görevlileri' ile iletişimlerinde de sorunlar yaşanmasına sebep oluyor. Bunun birçok örneğini ne yazık ki gördük,görmekteyiz de(!)
-Birçok dernek bulunduğu yerdeki yerel yönetimler ve basın ile yakın ilişki içinde değil.
-Çok az cami bulunduğu yerdeki 'YEREL GAZETE‘ye abone. O yüzdende etrafında olup bitenlerin tam farkında değiller. Gazeteler üzerinde bu yüzden de bir etkinliği yok.
-Hala derneklerin çoğu binalarının fiziki yapısı ile uğraşmakta, görselliği ön planda tutmaktadalar.Tabii ki fiziki şartlar olacak ancak; takım çalışması ile de diğer çalışmalar parelel olarak yürütülemez mi? Plan, program olmadığından her şey bölük pörçük işte.
-Biliyorum ki bir çok derneklerde yönetimler, bir araya gelip de düzenli olarak toplantı dahi yapamamakta. Bunun bir yaptırımı yok mu tüzükte? Tabii ki var ama????

Tüzük gereği bu kuruluşlar ibabet yeri olmanın çok ötesinde sorumluluk taşıdıklarının kimse farkında değil mi?Birileri bunu çıkıp hatırlatsa iyi olmaz mı?

Yeni tüzük hazırlanmalı- İlk olarak DiTİB Genel Merkezi 'öncelikle genel ve lokal bazdaki problemler uzmanlar eşliğinde tek tek tahlil edilerek o ihtiyaçları karşılayacak günümüzün problemlerine ilaç olabilecek yeni bir tüzük oluşturmalıdır'
- Artık bu derneklerin yönetimi sadece yerel bazdaki çağ dışı ve tüzük dışı işler yapan yönetimlere bırakılmamalıdır.-Sistematik olarak denetimler yapılmalı aksi halde tüzüğün gerektirdiği yaptırımlar uygulanmalıdır.
- Bunun için de sağlıklı ve caydırcı bir denetim yapılmalı, 'Plan-Projesi' olanların bu işlerin içinde olmaları desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.-Buralarda bir 'nefer' gibi çalışacak ve kartvizitlerinde 'falan yerin başkanı yada başkan yardımcısı' yazılmasına ihtiyaç duymayan kişiler bu işin başında yanında yöresinde olmalıdır.
- Sadece kendilerine 'Sayın Başkanım' denilmesini isteyen kişilere verilmemeli, bu işten rant ve nefsi için şahsi çıkar sağlama peşinde olanlar bertaraf edilmelidir.
- Kesinlikle yönetici adayları için çok açık ve net kriterler uygulanmalı, belli bireğitim sürecinden sonra adaylık kapıları açılmalıdır. (Dil,eğitim seviyesi vs. bu şekilde kendini yönetmekten aciz kişilerin görev almaları mutlak suretle engellenmelidir.)- Her bir üyeye, üyelik bilinci en iyi şekilde aşılanmalıdır.
- Almanya'ya gelen din görevlileri kesinlikle Almanca bilmeli ya da 1 yıl içinde Almanca öğrenme şartı getirilmelidir. Bu şekilde Türkiye‘den en üst seviyede eğitim almış bir din görevlisinin kısa sürede dernek çalışmalarına daha aktif ve etkin bir şekilde katılımı sağlanmaz mı?Malzemesi insan olan her meslek dalının iletişimi sağlam olmalı ve yapılacak olağanüstü hizmetler (?) lisan bariyerlerine takılmamalıdır. Bunun içinde iletişim için lisan bu işin olmazsa olmazı değil midir?

Devir bilim devri

DİTİB Genel Merkezi artık bu durumun farkına varmalıdır. (farkındadırlar mutlaka!!). Artık devir ilim ve bilim devri. Bir devir açılmalı. Bir şeyler yapılmalı. Artık sözün bittiği yerdeyiz. 'Kontrolsüz güç, güç değildir' sözünden yola çıkarak gücümüzü kontrollü ve sağlıklı platformlarda insanlarımızın refahı için kullanmalıyız. Yoksa olumsuz gelişmelerin hesabını kimse veremez. Yüzlerce DİTİB derneği arasından Hayri Aydın, Aykut Günderen arkadaşları ile kabuk değiştiren 'DİTİB BRAUNSCHWEİG' derneği gibi olan dernekler model olarak alınıp, herkesin o çalışmaları örnek alınması sağlanmalıdır. Geçen hergün bizim zararımıza. Onun için de; De ki: 'Hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.'

Not:22 Eylül 2013 Pazar günü yapılacak 18.Alman Federal Meclis seçimi için sandık başına gitmeyi unutmayalım.


Bayram Aybastı