-
Aa
+
 27/01/2009
 

Güven Toymaz yazdı


Milli maç yayını sorumluları özür dilesinler Birkac saat önce Türk Futbol Tarihi´ne damgasını vurabilecek, ülke futbolunun ilerlemesinde katkılarda bulunabilecek Avrupa Şampiyonası öncesi çok önemli bir maç oynandı. Milli duyguların doruk noktasına çıktığı maç öncesi olanlara mı, yoksa maça mı kızalım şaşırdık.

Avrupa ve Almanya ´da yaşayan yüzbinlerce, hatta milyonlarca insanımız büyük bir heyecan ve umutla akşam evlerine koştular. Eş dost biraraya geldi, hareketli ve hararetli bir bekleyişle Türkiye - Yunanistan milli takımları arasında oynanacak Avrupa Şampiyonası grup eleme maçlarından biri olan, ve Türk Milli Takımı için son derece önem arz eden bir maçı keyifle evlerinden izleme fırsatı bulacaklardı. Fakat maçın başlamasına birkaç dakika kala yayıncı televizyon kanalı (ATV) alt yazı ile bir bildiri geçti.

Ve tabii korktuğumuz başımıza geldi. Milli maç Avrupa´da yaşayan vatandaşlarımız için yayınlanamıyordu. Yada yayınlanmıyordu.

Sebep;

Uluslararası anlaşmalar.

Tamam kabul, uluslararası anlaşmalar bu yasaklamayı getirdi. Ülkeler arası yapılan anlaşmalar gereği bu yayını Avrupa´ya yayın yapan vericilerden vermek, anlaşmalar gereği mümkün değildi. Hepsine saygımız var. Var da peki şimdi aklımız karıştı;

Bu anlaşmalar maça birkaç dakika kala mı yapıldı?

Neden Avrupa´da - Almanya´da yaşayan vatandaşlarımız bir kez daha son dakikada yarı yolda bırakıldı.

Bu anlaşmayı bilen yayın kuruluşları reklam alma uğruna mı bu gerçeği son dakikaya kadar sakladılar? Gündüz yayınlarında bu yasaklamalardan hiç bahsedilmeden, neden Avrupa saati ile verilecekmiş gibi reklam yapılmaya devam edildi ?

Burda yaşayan insanları milli duyguları hiç mi önemli değildi? Onların milli heyecanı, çocukları, eşleri, dostları ile beş günden beri bugünün heyecanı ile yaşayanlar, haftalık programlarını, bu güne endeksleyenler, şimdi bu haksızlığı yapanlar hakkında kötü düşünüp, kötü konuşurlarsa, ve bunu genel etik değerlerinize mâlederlerse haksız sayılırlar mı ?

Şimdi bu insanlar çocuklarına ne anlatacaklar? Eşini dostunu eve davet edenler, işinden izin alanlar, maç keyfini yaşamak için televizyon karşısında heyecanla bekleyen milyonlar...

Soru;

Bu ahlaksızlığı yapanlar ile buna göz yumanlar arasında ne fark var?

Şansı olup, yakınında lokal ve Türk kahvehaneleri olan insanlar en azından maçın ilk yirmi dakikasını kaçırdılar. Tabii sonrası moral bozukluğu işin tuzu ve biberi oldu.

Dürüst olmayı, başkalarına saygı göstermeyi ne zaman öğreneceğiz çok merak ediyorum.

Gözümün önüne maç sonrası manzaralar geliyor.İşin bir başka boyutunda maç sonrası kahvehanelerden, lokallerden çıkanlar, şanslı mı desem, şanssız mı desem, bir dolu insan geçiyor sağımdan solumdan. Söyledikleri kulaklarımda çınlıyor. Kendi kendime kızıyorum.

Milli takıma kızanlardan çok, Milli maçı seyretmeyi zorlaştıran, insanları lokal ve kahve köşelerine gönderen, çocuklarımızın milli takımı seyretmesini engelleyen basiretsiz insanlara kızan-küfür eden sözler hala kulaklarımda çınlıyor.

Bu bir aldatmacadır. Erkek gibi gündüz yayın yaparsınız. Bu maçın Avrupa yayını yapan uydulardan seyretmenin mümükün olmadığını yayınlarsınız. İnsanların tedbir almasını isterseniz, bizlerde başımızın çaresine bakarız.

İsteyen istediğini üstüne alsın ama, insan olmanın temel ögelerinden bir tanesi de başkalarına saygı göstermektir. Şimdi bu saygısızlığı yapanlara kim saygı gösterebilir? Avrupadaki vatandaşlarımız bir kez daha dışlanmıştır. İnsan yerine konmamıştır. Bu basın-yayın aracılığı ve eliyle birkez daha teyit edilmiştir.

Avrupa´da yaşayan vatandaşlarımızın, buna vesile olanlar ve müsaade edenler için hiç bir önemi yoktur. İnsanlarımız müteakip seferler bu tip kandırmacalara maruz kalmışlardır, buna göz yumdukları sürece de maruz kalacaklardır. Bu rezillikle ilgili sorumlular çıkıp özür dilerlerse, bu ayıp belki bir derece azalır, fakat bilinmeli ki unutulmaz. Korkumuz odur ki, çocuklarımız bir gün gelir, bunun hesabını sorarlar. İnşallah o gün cevap vermek için geç olmaz.

Saygılarımla

Güven Toymaz