-
Aa
+
 24/01/2014
 

Çocuklarda özgüven ve gelişimi


Bütün ebeveynlerin çocuklarında olmasını istedikleri özelliklerin başında özgüven gelir. Özgüveni olan çocuklar hayata güvenli, başarılı ve mutlu bir şekilde adım atarlar. Peki bu kadar önem taşıyan özgüven nedir? Özgüven, bireylerin kendisini tanıması, toplumda değerli bir yere sahip olduğunun farkına varması ve kendi hakkında pozitif düşüncelere sahip olmasıdır. Başka bir deyişle özgüven, kendimize yönelik olumlu ve güzel duygular beslememiz sonucu kendimizi iyi hissetmemiz demektir.

Özgüveni geliştirmenin yolları

Özgüven doğuştan gelen ya da emeksiz erişilebilecek bir duygu hali değildir. Çocukluk döneminde kazanılan ve zamanla daha da perçinleşen özgüveni geliştirmenin iki önemli altın kuralı vardır. Bunlar; sevgi ve yeterlilik duygusunun çocuğa aşılanmasıdır. Sevgi bütün insanların yaşamı boyunca ihtiyaç duyduğu bir olgudur. Bilhassa çocuklar yetişkinlere nazaran daha fazla sevgiye ihtiyaç duyarlar. Anne ve babalar çocuklarını her durumda hataları ve eksiklerine rağmen sevmelidir. Koşulsuz sevgi olarak tanımlanan bu duyguyu aileler çocuklarına yeterince hissettirmelidir. Çocuk yaptığı yanlışlara, başarısızlıklara veya olumsuz davranışlara rağmen ailesi tarafından kabul edildiğini, sevildiğini düşünürse bu onun özgüvenin gelişmesi açısından çok önemli olur.

Şayet çocuk ailesi tarafından koşullu sevildiğini düşünürse, bu durum onun özgüvenini sarsan bir hadiseye dönüşür. Örneğin çocuk: 'Uslu durursam, oyuncaklarımı dağıtmazsam ailem beni sever' ... Bu tarz düşünceye kapılan çocuk mutsuz olur. Çünkü ailesinin sevgisini kazanmak için sürekli bir çaba içine girer. Bu da onun özgüvenine olumsuz yönde bir etki yapar.
Koşulsuz sevmek kadar önemli olan diğer anahtar kelime ise yeterlilik duygusunun çocuğa kazandırılmasıdır. Bireylerin kendi yeteneklerinin, kabiliyetlerinin farkına varması, kendi ayakları üzerinde durması ve sorumluluklarını yerine getirmesi ancak yeterlilik duygusuna sahip olması ile mümkündür.

Ailesi ve yakın çevresi tarafından olumlu geri bildirimler alan çocuk kendini yeterli ve değerli görür. Özgüveni gelişen çocuk toplum içinde sevilen ve değerli bir birey olarak kabul görür. Sürekli olarak aşağılanan ve eleştirel bir tutuma maruz kalan çocukların yeterlilik duygusunu geliştirmek oldukça zordur. Bunların yanı sıra çocuğun yetiştiği aile ortamı ve yetiştirilme tarzı da özgüvenin oluşmasında büyük rol oynar. Mesela ilgisiz bir ailede yetişen çocuk, kendi kişisel yeteneklerinin farkına varması ve geliştirmesi açısından önemli bir eksiklik yaşar.
Baskıcı, aşırı otoriter ya da ilgisiz ve sorumsuz ailelerin çocukları özgüven konusunda ciddi bir sorun yaşamaktadır. İdeal aile ortamı olarak tanımlanan 'demokratik aile ortamı' çocuğa özgüvenin aşılanması ve geliştirilmesi açısından en mühim olanıdır. Bunların yani sıra, aileler çocuklarından kapasitelerini aşan başarılar beklememelidir. Ebeveynler çocuklarına yaşlarına uygun sorumluluklar vermelidir. Onların tek başlarına bir şeyler yapmalarına fırsat vermeli ve çocuklarına güvendiklerini göstermelidir.

Ailelerin dikkat etmesi gereken bir husus ta, çocuklarının fiziki özelliklerini eleştirmemeli ve onların gururunu rencide edebilecek sözlerden kaçınmalarıdır. Çocuk bu eleştirilerden dolayı kendinde bir eksiklik olduğunu hisseder. Hatta aşırı durumlarda kendini toplumdan soyutlar. Bunun sonucu olarak oluşan öz güven eksikliğini onarmak oldukça güç olur. Aileler kendi davranışları ile çocuğa model olmalıdır. Çocuk ailesini kendine örnek alıp, onların davranışlarını başkalarına karşı sergiler.

Bir örnek ile açıklamak gerekirse, ailesinde şiddete maruz kalan bir çocuk bunu normal karşılar ve çevresindekilere de şiddet uygulamaya başlar. Bundan ötürü çevresinden sürekli eleştiri alan çocuğun özgüvenin de dalgalanmalar oluşur.

Eğitimcilerin çocuklarda özgüven gelişimine etkisi çocuğun özgüvenin gelişiminde aileden sonra arkadaş ve sosyal çevreden aldığı tepkiler gelir. Bu konuda eğitimcilere de büyük bir sorumluluk düşmektedir. Özgüvenin gelişmesinde öğretmenler de aile ve arkadaş kadar önemli bir yere sahiptir. Kreş, anaokulu ve okul dönemlerindeki öğretmenlerin çocuğa karşı olan davranışı özgüvenin gelişmesi açısından olumlu veya olumsuz bir etki yapabilir. Eğitimciler tarafından gereksinim duyduğunda beklediği ilgi ve alakayı bulan, iyi yaptığı şeylerle övülen, güven duyulan ve sorumluluklar verilen çocuğun özgüveni gelişir.

Ayrıca öğretmenler çocuklarla kuracakları ilişkiler ve öğretim metodları ile özgüvenin gelişmesine katkıda bulunabilir. Almanya’nın eğitimde ulaşmak istediği hedeflerden biri de özgüveni olan bireyler yetiştirmektir. Gerek okul öncesi kurum ve kuruluşlarda gerekse okullarda bu konu üzerinde itina ile durulmaktadır. Bu da aileler ve çocuklar için destekleyici bir etmendir.
Özgüvenli çocuklar, geleceğin özgüvenli birer fertleri olacaktır. Çocukların kendisi ile barışık, hayata güvenle bakan, ayakları üstünde durabilen, herşeyden önce mutlu olarak toplumda yer alması özgüvenin olması ile mümkündür.


Serap Yığman