Çocuk istismarı nerede başlar

Geçtiğimiz günlerde akşam üniversiteden eve dönmek için treni beklerken yanıma genç bir kız yaklaştı. Öğrenci kartım olduğu için saat 19’dan sonra yanıma bir yolcu daha alabiliyorum. O da benimle gelip gelemeyeceğini sordu. Üniversite kartı öncesi yüksek yol masraflarından muzdarip biri olarak bu ricayı anlayışla karşıladım ve nihayet birlikte trene bindik. Konu yol masrafları üzerinden öğrenci kartına ve dolayısıyla ne okuduğuna geldi. Yol arkadaşımsa medya ve iletişim türevi bölümlerden birinden henüz mezun olduğundan bahsetti. Kerime Nadir romanı tarzındaki girizgaha ben de yazarken tebessüm etmedim değil. Ama genç kadına ne iş yapmak istediğini sorduğumda konu bir şekilde herşeyin kendini nasıl pazarladığınla ilgili olduğuna ve imajın iş hayatındaki belirleyiciliğine geldi.
İnsanları dinlerken genelde kendi kafasında bambaşka bir yere takılan biri olduğum için (ki bu kesinlikle övünülecek bir özellik değil) kendini pazarlama meselesi aklıma sosyal medyayı getirdi. Gecen yazıda da değindiğim üzere çocuklara kendi ebeveynleri tarafından özellikle fotoğraf ağırlıklı sosyal medya hesaplarının açılması konusu zihnimi bir süredir meşgul ediyordu zaten. Çocuklar henüz anne ve babalarının gözetimi altında olduğu için onları yetiştirmek ve fiziksel sağlıklarının korunması dışında bir haklarının olmadığı kanısı yaygındır. Fiil ehliyeti taşımadıkları için çocuklar konusunda yegane sorumluluk sahipleri anne ve babalardır. Ancak bu hak çocuğun en temel insan haklarına sahip olduğu ve bu hakların anne baba karşısında bile geçerli olduğu gerçeğini kesinlikle değiştirmez.
Alman Medeni Kanunu’nun (BGB) birinci maddesine ve Türk Medeni Kanunu’nun 27. Maddesine göre şahsiyet çocuğun sağ olarak doğduğu anda başlar. Fiil ehliyetinin rüşt ile başlamasından farklı olarak her çocuk doğduğu andan itibaren anayasal hakların taşıyıcısıdır. Bu da demek oluyor ki, anne ve babalar o fotoğrafları herkese açık paylaştıklarında, çocuklarının güzelliği üzerinden kendi yarattıkları bir sanat eseriymişçesine takipçi kazanmaya çalıştıklarında öz çocuklarının kişilik haklarını ihlal ediyorlar. Kişilik hakları ise Anayasal güvence altındadır.

Çocuk bedenine saygı

İnternetten hiç birşey tamamen silinmiyor. O fotoğraflar çocuğun rızası olmadan onu göz önünde yaşayan biri haline getiriyor ve belki de bu durum çocuğun ruhsal gelişimi açısından hasar verici bile olabiliyor. Pedofili ve çocuk pornografisi gibi vakaların en büyük kolaylaştırıcısıysa sosyal medya üzerinden paylaşılan çocuk fotoğrafları. O fotoğraflarla birlikte çocuklar istismara açık hale getiriliyor. Bunun daha da acı olan tarafı bu çocukların aslında kendi ebeveynleri tarafından istismar edilmesi. Çünkü çocuklarının fotoğrafları için gelen her beğeni aslında anne ve babaya geliyor. Çocuk ne olduğunun farkında olmadığı için bu tür hesapların asıl kullanıcıları anne ve babalar. Anne ve babalar her beğeniyle beyindeki ödül mekanizmasını uyarırken o çocuklar yetişkin bireyler haline geldiklerinde belki de hiç yaşamak istemedikleri göz önünde bir hayata mahkum hale getirilmekte. Tıpkı çocukların kendi rızaları dışında sevgi göstermeye, iyi niyetli dahi olsa fiziksel temas kurmaya mecbur bırakılmasının onların ruhsal gelişimi açısından sakıncalı olması gibi, görüntülerinin kendi rızaları dışında başka insanlara sunulması da bir o kadar sakıncalı ve vahim.

İstismarın çeşitleri

Yıllar önce Eva Ionesco’nun kendi otobiyografik detaylarını içeren “My little Princess“ isimli önemli bir filmi yayınlanmıştı. Filmde kendi fotoğraf kariyeri için onbir yaşındaki kızını model olarak kullanan ve zamanla çocuk pornografisi olarak kabul edilebilecek görüntüler vermesini isteyen fotoğraf sanatçısı Irina Ionesco konu ediliyor. Bu korkunç örnek belki de masum bir çocuk fotoğrafıyla mukayese edilmek için fazla ürkütücü ve abartılı gelebilir. Elbette çocukları için Instagram hesapları açıp onbinlerce kişi tarafından takip edilen anne ve babalar da bu niyetle hareket etmemekte. Ancak ne o fotoğraflara bakan kişilerin niyetini bilebilir, ne de çocuk istismarını cinsel istismarla sınırlandırabiliriz.
Evet, belki de bu cümleyi bir kez daha vurgulamak gerekir: Çocuk istismarı cinsel istismarla sınırlı değildir. Bir çocuğun psikolojik baskı altında tutulması, sevgisiz bırakılması, fiziksel şiddet görmesi, onunla alay edilmesi ve ebeveynlerin ego tatmini için kullanılması da istismar anlamına gelir. Aynı şekilde bir çocuğun yeterince korunmaması, ona zarar verebilecek tehlikelere karşı tedbir alınmaması ve ileride hayatını olumsuz anlamda etkileyecek şeylere müsaade edilmemesi de istismar sayılır. Bunu bilinçsizce yapan anne ve babalar da çocuklarını niyetleri ve amaçları farklı olsa dahi hem istismara açık hale getirir, hem de farkında olmadan istismar edebilirler.
 

Hayrunnisa Akar