-
Aa
+
 08/05/2019

Essen’de Türklerin Almanya’ya göç tarihi anlatıldı

Essen’de Türklerin Almanya’ya göç tarihi anlatıldı

Duisburg-Essen Üniversitesi Türkistik Bölümü öğrenci temsilciliğinin düzenlediği „Türklerin Almanya’ya Göç Tarihi“ başlıklı sempozyumuna Duisburg-Essen Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Ahmet Ünalan ve rejisör Çağdaş Yüksel konuşmacı olarak katıldılar. Dr. Ahmet Ünalan’ın sosyolojik tezler, belgeler ve arşiv görüntüleriyle anlattığı Almanya Türklerinin göç tarihine rejisör Çağdaş Yüksel 2019 yılı sonunda sinemalarda yayınlanacak dökümentasyon filmi için hazırladığı ilk nesil göçmenlerle yapılan söyleşileriyle eşlik etti.

AVRUPA’NIN BİLİNÇALTINDA OLUMSUZ TÜRK İMGESİ

Dr. Ahmet Ünalan Almanya ve Türkiye arasındaki göç ilişkisinin 1960’ların çok öncesine gittiğini anlattığı sunumda: „19. Yüzyılın sonunda hem Türkiye’de yaşayan Almanlar, hem de Almanya’da yaşayan Türkler var. Birinci dünya savaşı esnasında mübadele programları çerçevesinde Türk öğrencileri başta Berlin olmak üzere Almanya’nın bir çok kentine gelmişlerdir.“ dedi. 1960’larda Almanya’ya gelen Türkler paradoksal Türk imgeleriyle karşılaştıklarını anlatan Dr. Ünalan: „Türk imgesi büyük ölçüde 1528-1683 yılları arasında ve 1821 sonrası Balkan isyanları sürecinde şekillenmiştir. Avrupa’nın toplumsal bilinçaltında korkuyla ve olumsuz olarak bezenmiş Türk imgesine hala basın, müzik, sanat, gündelik deyimler ve siyasi söylemlerde rastlıyoruz. Birinci dünya savaşı esnasında oluşan ve oluşturulan Türk imgesi bu sefer olumlu olması imge varlığında ve algısındaki çelişkiyi ortaya çıkarmaktadır.“ şeklinde konuştu.

GÖÇ TARİHİNİN DÖNÜM NOKTALARI

1960’larda Avrupa’ya göçün toplumun periferisinden ve altkatmanlardan gerçekleştiğini belirten Ünalan: „Bütün göç süreçleri hem göçenler için, hem de göçü kabul eden ülkeler için kolay değildir, hatta çoğu zaman travmatiktir.“ dedi. Türklerin travmasını sadece göçle, kültür şokuyla ve karşılaştıkları dışlanmayla açıklanmasının mümkün olmadığını belirten Dr. Ünalan: „Gurbetin ve Almanya’nın acı vatan olması miti ve konutasyonu bütün toplumsal başarılara rağmen Almanya Türkerinin gündelik diline hakimdir.“ dedi ve 1960’lı yıllardan gurbet türkülerinden örnekler sundu. Dr. Ahmet Ünalan göç tarihinin dönüm noktalarını anlattığı sunumunda özellikle 1961, 1973, 1984, 1993 yıllarını analiz etti: „1973 dünya petrol krizi ve ekonomik daralmayla Almanya’nın da ekonomik pastası küçüldü. Kriz sonrası işci alımı anlaşması derhal sonlandırıldı. Yabancıların geri gönderilmesi tartışmaları başladı. Ekonomik ve toplumsal daralmaların yaşandığı bütün topluluklarda önce azınlıklar ötekileştirilir ve hedef olurlar. Almanya’da da bu gerçekleşti ve toplumsal dışlanma süreci başladı. 1984 yılında geri dönüş teşvik yasasıyla alevlenen ve kısmen ırkçı temelli tartışmalarla devam eden süreçte yine hedef Türkler oldular. 1984’de 7 Türkün ölümüyle sonuçlanan bir kundaklama yaşandı. Ancak katilin amacının belirlenemediği için bu olay toplumsal hafızada kalmadı. 1990’lı yıllarda Almanya’nın yeniden birleşmesi sonrası göç ve mültecilik tartışmaları tekrar alevlendi. Önce Doğu Almanya, sonra da 1993 Solingen’de meydana gelen kundaklamayla Genç ailesinden 5 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Bu aynı zamanda Türklerin Almanya’da en travmatik olayıydı. Bugün de siyasal tartışmaların ve toplumsal yapılanmaların benzer kriz hatlarında şekillendiğini gözlemliyoruz. Aşırı sağ yine yükseliyor ve kısmen söylemleriyle belirleyici oluyor. Bu Almanya’yı kaygılandırmalsı gereken bir durumdur.“ dedi.

TÜRKLERİN TOPLUMSAL UYUMU BAŞARIYLA GERÇEKLEŞTİ

Konuşmasını sonunda Dr. Ünalan Almanya ‘acı vatan mitine’ rağmen Türklerin toplumsal uyumunun büyük ölçüde başarılıyla gerçekleştiğini ve özellikle üniversite öğrencileri Türkler örneğinde bu başarı hikayesinin somutlaştığını belirterek öğencilere: „Birinci nesil göçmen Türklerin hafızası aynı zamanda bizim tarihimizdir. Onu yaşatmak, yazmak, filmleştirmek, bilimsel çalışmalara konu etmek ve böylelikle ölümsüzleştirmek hepimizin görevidir.“ dedi.

DUYGU DOLU BİR ETKİNLİK OLDU

Dr. Ahmet Ünalan’ın ardından davetlilere hitap eden Çağdaş Yüksel ise gündelik hikayelrin bilimsel tanımlamaların dışında çok derin bir mesaj içerdiğini belirtti. Yakında sinemalarda gösterime girecek filmden bazı kesitler ve hikayelerin yer aldığı kısa görüntülerle göç tarihine ışık tutan Çağdaş Yüksel’in sunumu ve söyleşi kesitleriyle sonlanan toplantı hem duygu dolu anlara, hem de nitelikli tartışmalara sahne oldu.

Haber: (Almanya Bülteni) – Essen

Local Haberler