-
Aa
+
 24/08/2017

Türkleri ve Türkiye'yi seviyorum

Sigmar Gabriel'den Erdogan'in aciklamalarina cevap

Almanya Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel, 24 Eylül'de yapılacak olan Federal Parlamento seçimleri çerçevesinde geldiği Kaiserslautern şehrinde yaptığı konuşmada; Türkiye ile son dönemdeki ilişkileri değerlendirdi. "Türk ve Alman halkının ilişkileri yerine Türk hükümetinin Almanya ile olan durumunu konuşuyor olmamız çok üzücü" diyerek başladığı konuşmasında; Almanya'daki Türklerin bu ilişkileri üstlerine alınarak üzülmemesi gerektiğini vurguladı. "Almanya’da yaşayan Türkler ister işçi olsun, ister Alman vatandaşı olsun, bizim misafirimizdir." diyerek konuşmasını sürdüren Gabriel, "Onun için Başbakan Merkel'i, Martin Schulz'u ve beni Dışişleri Bakanları olarak bilsinler, Erdoğan veya Çavuşoğlu'nu değil" diyerek, siyaseten de ülkeye bağlı olmaları gerektiğini vurguladı. Almanya'daki Türklerin ülke dışında Türkiye'nin sesini gür çıkaran bir şahsiyet olarak lanse edildiği için Erdoğan'ı desteklediklerini de dile getiren Gabriel, Erdoğan'ın açıklamalarının çok akıllıca ve soğukkanlılıkla yapıldığına dikkat çekti. Erdoğan'ın Almanya'daki Türklerin hayal kırıklığına uğratıldığını iyi bildiğini kaydeden Sigmar Gabriel, "Bunu şimdi bizlere karşı kullanıyor" dedi. Gabriel, "Önümüzdeki dönemde yine seçim olacağı için ihtiyacı olduğunda bunu kullanıyor. Bu acı bir durum.“ dedi.

UYUM KONUSUNDA HATALAR YAPILDI

Kendisinin Almanya'nın en yüksek tirajlı Bild Gazetesi'ne hem Almanca hem de Türkçe ilan verdiğini de dile getiren Gabriel: „Merkel bana kızdı. Neden Türkçe ilan veriyorsun diye. Ne yazık ki, burada 30 yıldır yaşayan fakat iyi Almanca öğrenemeyen Türkler var. Benim eşim Türklerin yoğun olduğu bir semtte diş doktorluğu yapıyor. İlk yaptığı iş, hastanın geçmişi ile ilgili bilgi formunu Türkçe olarak hazırlamak oldu. Hastaların çoğu Türk ve yeteri kadar Almanca bilmiyor. Bu hem Türk hem de Alman tarafı uyum konusunda çok geç kalındığını gösteriyor. Neden böyle oldu, çünkü biz rahatımızı düşündük. Türkler nasıl olsa misafir işçi. Bir gün geri gidecekler diye düşündük. Sizler de biliyorsunuz Türk aileleri de aynı düşünceye sahipti. Almanya'da doğan çocuklarını nasıl olsa geri döneceğiz diyerek Türkiye'ye okula gönderdiler. Ama bu arada çok dramatik olaylara da şahit olduk. 16 yıl burada doğup büyüyen ve Türkiye'ye dönen gençleri 17 yaşında tekrar buraya gelmek istediklerinde oturma izinleri iptal olduğu için alınmadılar. Her iki taraf da bu konuda rahatlarını bozmadılar. O yüzden Türkiye'de Almancı burada da yabancı olarak kaldılar. Benim daha önceki eşim Türk'tü. Bugün diyor ki, eskiden eş yerine arkadaş olsaydık daha iyi geçinirdik.“ şeklinde konuştu.

100 YILI AŞAN DOSTLUĞUMUZ VAR

Türklere ve Türkiye'ye karşı sevgisinin çok büyük olduğunu da vurgulayan Gabriel sözlerini şöyle sürdürdü: „Türkiye harika bir ülke. Şu anda yaşananlar gerçekten çok acı. Türkler ile Almanlar arasındaki dostluk 100 yılı aşkın bir süredir var. Atatürk zamanında Nazi döneminde Almanya'dan Türkiye'ye sığınmacılar kabul edilmişti. Berlin'in Belediye Başkanı Ernst Reuter'in oğlu Türkiye'ye sığınmıştı. Türkiye çok sıkı bağlarımızın olduğu bir ülkedir. Erdoğan başbakan iken çok iyi işler yaptı. Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne yakınlaştıracak icraatlarda bulundu. Fakat daha sonra bana şahsen aslında amacının Türkiye'yi AB'ye girmesi değil, o sayede ülkeyi AB standartlarına kavuşturmak olduğunu açıklamıştı. Şimdi bu kozu kullanıyor. AB'ye girmek isteseydi şimdi AB'de olan kanunları ortadan kaldırmazdı. Türklere sesleniyorum: Erdoğan size ait olan ülkenizi kendi çıkarları için parçalıyor. Bu ülke sizin ve anne-babalarınızın. Bize karşı kışkırtılmalara çanak tutmayın. Seçimi boykot edin çağrılarına kulak asmayın. Yüzlerce insanı hapse attırıyor. Erdoğan'a karşıysan teröristsin. Bizden talep ettikleri kişileri sadece darbede yer aldı diye iade etmemizi beklemesin. Önce onların darbe yapanlar olduklarını ispatlasın. İspatla diyoruz, onu yapmıyor. Bu yetmiyormuş gibi 680 Alman şirketinin listesini İnterpol'e vererek bunlar teröre destek veriyor diye açıklamış. Daha sonra ekonomik çevrelerden tepki alınca yanlış anlaşıldım diye açıklama yaptı. Bizler buraya Türkiye'den gelen Türkleri istemiyormuşuz ve onlara karşıymışız gibi gösterilmeye çalışılmasını engellemeye çalışıyoruz. Bizler kendi vatandaşlarımıza karşı yapılanlara kayıtsız kalamayız".


"TÜRKLERİ VE TÜRKİYE'Yİ SEVİYORUM"

Almanya'daki Türklerin referanduma katılım oranının yüzde 35'lerde kaldığına dikkat çeken Sigmar Gabriel, Türklerin Erdoğan'ın ülkeyi parçalanması pahasına yürüttüğü politikasına mesafeli davrandığını kaydetti. Türkiye'nin Erdoğan öncesi ve Erdoğan sonrası bir dönemi olduğunu da ifade eden Dışişleri Bakanı: „Türkiye'yi dışlanmayıp kazanmamız gerekiyor. Erdoğan'ın Nazi dönemi benzetmesine aşırı tepki gösterdik. Baktı ki işe yarıyor. Bugünlere geldik. Geçenlerde benim şahsıma hakaret etti. Bunun sonucunda eşime tepki yağdı. Diş hekimi olan eşimin muayenehanesindeki telesekretere tehdit mesajları bırakıldı" diye tepki gösterdi. "Bir ülkenin Cumhurbaşkanı bir başka ülkenin dışişleri bakanını Nazi olarak nitelendirirse tabii ki bunu kelime anlamı olarak algılayıp tepki gösterenler olacaktır. Bu bizde de oluyor. Sadece Türkiye'de değil. Ben de diyorum ki, ben Türkleri ve Türkiye'yi seviyorum, buna Erdoğan bile engel olamaz" diyerek konuşmasını tamamladı.

TDU-PFALZ BAŞKANI İLE GÖRÜŞTÜ

Almanya Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ile TDU-Pfalz Başkanı Ender Önder, Kaiserslautern şehrindeki toplantı sonrası Türk-Alman dostluğu üzerine bir görüşme gerçekleştirildi. Ender Önder, görüşme ile ilgili olarak, "Biz TDU-Pfalz olarak Alman siyasetçileri ve bürokratları ile görüşmelerimize devam ederek sorunlarımızı ve isteklerimizi dile getirmekteyiz. Bütün görüşmelerimize rağmen iki ülkenin siyasetçileri kırmızı çizgilerini defalarca açması krizin doruk noktaya geldiğini ifade etmek isterim. Özelikle Türkiye'den gelen açıklamalarda daha bir diplomatik dil ile konuşulması ve daha yapıcı açıklamalar olmasını arzuluyorum. Alman siyasetçilerin Türkiye siyasetine karıştığı gibi Türkiye'nin de Almanya siyasetine karışmasını yanlış buluyorum. Türk-Alman dostluğu yüz yıllara dayansa bile son zamanlarda Almanya'dan bu dostluk adına hiç bir adım atılmadığını da görmekteyiz ve dostluğumuzu zedeleyecek kararlar alındığında maalesef yaşadık. Diplomatik sorunların çözülmesi için iki ülkenin istekleri ve arzuları görüşülmesi için çaba sarf edilmesi gerekiyor. Almanya'da yapılacak genel seçimlerinden sonra kurulacak yeni hükümetin, Türk-Alman dostluğunun daha iyi olması için mutlaka müzakereler yapılması taraftarıyım. İki ülkenin menfaatleri için çalışılması gerekiyor. Uyum, Ekonomi ve Sosyal Kültürel projelerimizle Almanya'da güzel işler yapan Türk-Alman işverenler derneğimiz yıllardan beri iki ülke arasında köprü vazifesi yaparak ve buradaki insanlarımızın birlik ve beraberliğini daha iyi olması için mücadelemize devam edeceğiz. Hedefimiz; Türk-Alman dostluğunu geliştirmektir ve Türk kökenli insanların değeri olan kültürünü, inancını gibi önemli öğeleri koruyarak bu ülkede uyum içinde yaşamasıdır. En son olarak da Alman vatandaşlığına geçmiş Türk kökenli insanlarımız mutlaka genel seçimlerde oy kullanmaya gitmelerini tavsiye ediyoruz. Almanya ile Türkiye arasındaki köklü ilişkilerin sorunları aşılmasını sağlayacağını inanarak güzel günlerin bizleri beklediğini ümit ediyoruz" şeklinde konuştu.

Haber: Kâmil Yılmaz (Almanya Bülteni) – Kaiserslautern

Politika