-
Aa
+
 24/11/2019

Söylediklerim önemli bir tartışmayı başlattı

Christian Wulff söylediklerinin arkasinda

Almanya'nın 10. Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Almanya'nın Brühl kentinde Brühl Türk Kültür Ocağı ve Türk Alman Dostluk Derneği‘nin düzenlediği "Farklı bir toplumda sosyal uyum" temalı konferansa konuşmacı olarak katıldı. Konuşma sonrası paneli Prof. Dr. Ahmet Ünalan (Duisburg-Essen Üniversitesi) yönetti. Brühl Türk Alman Dostluk Derneği ve Türk Alman Dostluk Derneği’nin düzenlediği konferansa 300’ün üzerinde Türk ve Alman izelyici katıldı. Açılış konuşması Brühl Türk Ocağı Başkanı Aydın Parmaksızoğlu tarafından yapılan konferans profesyonel organizasyon ve nitelikli tartışmalarıyla dikkat çekti. Parmaksızoğlu açılış konuşmasında: „Gururla hem köklerimize, milli kimliğimize vurgu yapıyoruz ama aynı zamanda Almanya şemsiyesi altında ortak değerlerimizi ve ortak kimliğimizi de sahipleniyoruz.“ dedi.

YABANCI DÜŞMANLIĞİ DAHA ÇOK YABANCILARIN OLMADIĞI BÖLGELERDE

Federal Almanya’nın 10. Cumhurbaşkanı Wulff konuşmasında değişim sürecinden geçen Almanya’ya ve dünyadaki konumuna vurgu yaparak: „Çokkültürlü, çok inançlı, demokrasisini ve güvenliğini sağlayan ve yaşatan bir Almanya mümkün. Bunu birlikte gerçekleştireceğiz.“ Dediği konuşmasının devamında Wulff: „Tarihin hiçbir evresinde bu kadar güvenli, bu kadar refah içinde olmadık. Bunun kıymetini bilelim ve geleceğimize güven içinde bakalım.“ şeklinde konuştu. Almanya’da yabancı düşmanlığının göçmenlerin bulunmadığı yerlerde çok, onların yaşadığı bölgelerde ise az olduğunu vurgulayan Wulff, bu durumun da önyargılı olmayanların bir arada kardeşçe yaşayabildiğini gösteren en güzel örnek olduğunu söyledi.

BİRBİRİMİZE KARŞI DEĞİL, BERABERCE SORUNLAR ÇÖZÜLEBİLİR

Wulff, “Çeşitlilik ve farklılıklar içinde toplumsal birliktelik, gelecek yıllarımız için en önemli konulardan biri. Ailem ve onların aileleri savaştan sonra ülkeyi büyük fedakarlıklarla inşa ettiler. Benim kuşak iki Almanya’nın yeniden birleşmesini başardı. Şimdiki aktif kuşağı bekleyen en büyük görev ve sorumluluk, toplumdaki bu birlikteliği sürdürmek. Onun daimi olması için onu beslemek. Birbirimize karşı değil, birbirimizle beraberce konuların temellerine inmek.” diye konuştu. 11 Eylül öncesi kendi ülkesinde olduğu gibi tüm dünyada birliktelik ikliminin iyi olduğunu ancak 11 Eylül olaylarının çoğu insanı tedirgin ettiğini anlatan Wulff, “Almanya Kendini Yok Ediyor” isimli kitabıyla göçmen kökenlileri aşağılayıp büyük tartışmalara neden olan politikacı Thilo Sarrazin ve onun zihniyetindeki yabancı düşmanı akımları eleştirdiğini belirtti.

İSLAM DA BİZE AİTTİR

Cumhurbaşkanlığı döneminde, iki Almanya’nın birleşme bayramında yaptığı tarihi konuşmayı hatırlatan Wulff, şunları kaydetti: “Hristiyanlık ve Yahudiliğin belirlediği değerlerimizin yanında, ‘Artık İslam da bize aittir, parçamızdır’ dedim. 4-5 milyon Müslüman‘ın yaşadığı Almanya’da bu insanlar sadece birey olarak değil, onların dinleri kültürel değerleri, imamları, camileri dini ve kültürel yaşama şekilleri de de bize ait parçalar. Anayasamızın ilk başında, ‘İnsanlık onur ve haysiyeti dokunulamaz’ diye yazıyor, 3. maddede ise ‘Kimse inancından dolayı dışlanamaz, ötekileştirilemez’ diyor.”

ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK KORKULACAK BİR ŞEY DEĞİL

Avrupa’da yaşanan 30 yıllık savaşlardan, yani tarihten ders çıkarılması gerektiğini vurgulayan Wulff, “Bu dersleri de her daim diri tutup, şiddetle ilgili her türlü adım ve girişimlerin karşısında olmalıyız. Birinci ve ikinci dünya savaşlarını iyi anlayıp, bir daha bu tür kötülüklerin yaşanmaması için devamlı uyanık olmalıyız. Ülkemizde, azınlıklara yapılmış olan yanlışların ve zulümlerin, günümüzde unutulduğunu görmek üzücü.” ifadelerini kullandı. Uluslararası ilişkilerde önceliğin barış ve huzur içinde birlikte yaşamak olması gerektiğinin altını çizen Wulff, şöyle devam etti:“Benim kabinemde bir Müslüman bakanımız vardı. 2014’de Mesut Özil, Kedira, Boeteng gibi göçmen kökenli futbolcularla dünya şampiyonu olduk. Şundan eminimki, bugün Franz, Hans, Jens, Lothar ve Robert ile bırakın şampiyonluğu ilk ön elemeleri geçemeyiz. Turları atlatan golleri kimler atacak? Milli takımımızda çok ulusluluk ve dünyaya açıklılık en bariz bir şekilde kendini gösteriyor. Müzik dünyamızı renklendiren Helene Fischer de Rusya’dan gelme. Demem o ki, çok kültürlülük korkulacak birşey değil aksine hepimizin faydasına çok büyük bir zenginlik. Başkalarından öğrenmeye hep açık olan ülkemin insanı, bu tarihi özelliğini yeniden hatırlamalı. Romalılardan, su naklini öğrendik. Görüldüğü gibi, açıklık, hepimizin ciddi anlamda işine yarıyor.”

ÖTEKİLEŞTİRME VE NEFRET SIRADANLAŞMAMALI

İki Almanya’nın birleşmesinin üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen ötekileştirme, nefret ve düşmanlığın sıradanlaşma emarelerini görmenin kendisini üzdüğünü belirten Wulff, bunların haklı hiç bir gerekçesi olamayacağını, herkesin eşit bireyler olduğunu söyledi. “1950’li yılların Almanyasını mı istiyoruz, yoksa şimdiki çok renkliliğini daha da ileriye mi götürmek istiyoruz?” diye soran Wulff, “Almanya, Avrupa’nın ortasında hep çok kültürlü bir ülkeydi, bundan hep kazandık ve büyüdük. Bu özellikten asla uzaklaşmamamız gerekiyor. Barış ve huzur içinde birlikteliğimiz için buna muhtacız.” ifadelerini kullandı.

NSU CİNAYETLERİNİN FAİLLERİNİ MASUM İNSANLAR ARASINDA ARANDI

Almanya’da 8’i Türk, 10 kişiyi öldüren Nasyonel Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün kurbanlarının yakınları ile irtibatının devam ettiğinin altını çizen Wulff, “Irkçı NSU katillerinin öldürülen masum insanların ailelerinin içinde aranmış olması, katilleri bulması gerekenlerin tarihe geçen hatası ve ayıbı oldu.” değerlendirmesinde bulundu.

DEĞİŞİM KAÇINILMAZDIR

Konuşma sonrası paneli Prof. Dr. Ahmet Ünalan Almanya’nın tarihi dönüm noktalarına slaytlar aracılığıyla vurgu yaparak eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un Almanya tarihiyle ilgili analizlerine değindi. Ünalan Wulff‘un Almanya’nın geçen yüzyılda demokrasi ve güvenlik politikalarını inşaa ettiğini bu yüzyılda da en büyük hedefinin çokkültürlü toplum projesini gerçekleştirmek olduğunu belirttiğini hatırlattı ve toplumsal dönüşüm hangi araçlarla ve dinamiklerle sağlanacağını sordu. Eski Cumhurbaşkanı Wulff: „Toplumlar bazen değişimin hızına ayak uydurmakta zorlanabilirler, ancak değişim kaçınılmazdır. Ben Cumhurbaşkanlığımın ilk yılında İslam Almanya’nın bir parçasıdır dedim. Bu büyük bir tepkiye neden oldu. Hala aynı fikirdeyim ve zaman bu konuda ne kadar haklı olduğumuzu gösteriyor. O yüzden değişimi yönlendirmek lazım.“ dedi. Christian Wulff: „Almanya henüz 50 yıl evvel kendi içinde mezhepler arası gerilimlerin olduğu bir ülkeydi. Bu süreci aşmış ve tarihsel deneyimi olan bir ülke benzer kültürel açılımı sağlayacaktır.“ şeklinde konuştu.
TÜRK TOPLUMU CİDDİ BİR ATILIM GERÇEKLEŞTİRDİ
Dr. Ünalan toplumbilimsel açıdan Avrupa’da oluşma sürecinde olan Türk kimliğini tarihsel karşılaştırmalar ve örneklerle anlattı. Ünalan ‚Avrupa Türkleri olgun şartlarda hem kendi dillerini ve kültürlerini koruyup – zenginleştirerek geliştirme, hem de içinde bulunup parçası oldukları kültür ve dilleri etkileme olanağına sahiptirler” dedi ve tartışmayı yönlendiren soruları yöneltmeye devam etti. Dr. Ahmet Ünalan: “Almanya’da yaklaşık 3 milyon insan, Avrupa’da 5 milyon insan Türkiye kökenli. Türkçe, bu insanların anadili; aynı zamanda kültürlerini, toplumsal kimliklerini ve toplumsal hafızalarını, azınlık bilincini, Türkiye ile olan bağlarını şekillendiren ana unsur. Türkiye’den Avrupa’ya göç, büyük ölçüde 1960’lı ve 70’li yıllarda kırsal bölgelerden Almanya’nın sosyolojik alt katmanlarına doğru gerçekleşmişti. Bu şartlara rağmen Türk toplumu ciddi bir atılım gerçekleştirdi ve konum değiştirdi. Şu anda Almanya gündemini belirleme iddiasında olan çift kimlikli yeni bir Türk Alman orta sınıfı oluşmakta. dedi.

ALMAN TOPLUMUNUN ALMANYALI TÜRKLERE TEŞEKKÜR BORCU VAR
Dr. Ahmet Ünalan göç tarihine atıf yaparak‚ Türk – Alman kimliğinin barışcıl ve uyumlu olduğunu belirtti. Dr. Ahmet Ünalan Alman seyircilere dönük: „Türkler Almanya için bir şans. Almanya büyük ölçüde huzur içinde yaşıyorsa, diğer komşu ülkelerin toplumsal uyum sorunları ile karşılaşmıyorsa bu büyük ölçüde demokrasi ve sekülerlik tecrübesi olan Türklerin sayesindedir. Bu insanlara Alman toplumu olarak teşekkür borçluyuz.“ dedi. Dr. Ünalan’ın bu tespitine Cumhurbaşkanı Wulff dahil salondaki Türk ve Alman seyirciler yoğun alkışla tepki verdiler. Cumhurbaşkanı Wulff ve Ünalan aynı zamanda Brühl Türk Alman Dostluk Derneği’ne de emeklerinden dolayı teşekkür etti.
TÜRKİYE –AB İLİŞKİLERİ
Wulff gelen sorular üzerine‚ Türkiye’nin 2000’li yıllardaki Avrupa Birliği performanısın önemine vurgu yaptı. Wulff: „Bu gelişme Türkiye’de maalesef uzun soluklu olamadı. Bu noktada Avrupa ve bizim yanlışlarımızın olduğu bir gerçek. Türkiye’de olumsuz gerilimler Almanya’daki Türk toplumuna olumsuz olarak yansıyor. O bakımdan Türk siyasetinin Almanya Türklerinin gündemini krizlerle belirmesini istemiyorum. Almanya gündemini belirleme uğraşını eleştiriyorum.“ dedi.
KÜRESEL REKABET İÇİN ÇOKKÜLTÜRLÜLÜĞÜN KABULÜ ŞART
Dr. Ahmet Ünalan toplantının ilerleyen kısmında: „2000’li yıllarda Avrupa Türkiye’nin AB üyeliği noktasında büyük bir fırsatı heba etti. Türkiye’nin olası bir Avrupa Birliği üyeliğiyle hem Türkiye demokrasisini güçlenir, hem Türkiye’nin Avrupa açısından istikrar unsuru olmasını sağlar, hem de bu süreç Avrupa’daki Türk toplumunun uyumuna büyük katkı yapardı.“ dedi. Dr. Ünalan: „Avrupa kimliği şemsiyesi altında Türk Alman kimliği Avrupa barışı açısından da çok önemlidir. Almanya ve Avrupa çokkültürlü toplum gerçeğini kabul etmekle küresel rekabet içinde güç olabilir‘ dedi.

O CÜMLE İLE ALMANYA’NIN ÖNÜ AÇILDI
Wulff toplantı sonunda Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ‚Yurtta Sulh, Cihanda Sulh‘ sözüne vurgu yaparak. „Bu büyük devlet adamının vizyonunu hem Almanya’da, hem de Avrupa’da gerçekleştirmeliyiz.“ dedi. Panel Ünalan’ın Wulff’a manidar bir soru yöneltmesiyle sonlandı. Ünalan: „Türk toplumunda hakim bir inanç veya varsayım var. Wulff İslam Almanya’ya aittir dememiş olsaydı, siyasette bu kadar yıpratılmazdı deniyor. Buna katılır mısınız?“ dedi. Wulff soruya: „Ben o günkü tespitime katılıyorum ve her fırsatta tekrar tekrar alıtını çiziyorum. Evet ben yıpratılmış olabilirim ama Almanya’nın lehine olan bir tartışmanın önünü açtım. Biz son yüzyıllarda çok büyük dönüşümler sağladık. Çokkültürlü, açık ve demokratik toplum hedefini de gerçekleştireceğiz.“ diye yanıt verdi. Program 10. Cumhurbaşkanı Wulff  ve Prof. Dr. Ahmet Ünalan’a verilen hediyelerle son buldu.

Haber: (Almanya Bülteni) – Brühl
Fotoğraflar: (AA) Anadolu Ajansı

Politika