-
Aa
+
 22/03/2016

Doğru bahşiş vermenin sırrı

İnsanlar bahşiş verenler ve vermeyenler olarak ikiye ayrılır. Bu çok abartılı bir söz olsa da, bir gerçek var ki, bazıları için normal bir davranış olan bahşiş vermek, bazıları içinse bir kavga konusu olabiliyor. Nerde ne kadar bahşiş vermeli? Bahşiş patrona ya da işletmene mi gidiyor, yoksa saçımızı kesen berberin cebinde mi kalıyor? İşte bahşiş konusunda belli başlı bilmeniz gerekenler.

Bir Kneipe'de, kafede, takside ya da kuaför salonunda bahşiş vermek Almanya'daki tüketici kültürünün önemli bir parçasıdır. Restoranda yüzde 10, kuaförde ise yüzde 5 oranında başiş bırakmak normal kabul edilmektedir. Bazı sektörlerde ise bahşiş miktarı bu kadar net kurallara bağlı değil. Uzmanlara göre bahşiş hizmet sunan kişiye yönelik bir takdir ve teşekkür jesti olarak önemlidir.

BİR STATÜ GÖSTERGESİ OLARAK BAHŞİŞ

Bahşiş vermek uzun yıllar bir statü göstergesi olarak görüldü. Elimizdeki bazı dokümanlar daha Eski Yunan döneminde zengin vatandaşların bahşiş vererek statülerinin altını çizdiklerini gösteriyor. Ancak bahşiş vermenin orta sınıfar arasında yaygınlaşması ve bir toplumsal davranış kodu olarak normalleşmesi 19. yüzyılda gerçekleşti. 19. yüzyılda bazı meslekleri yapan insanlar asıl olarak aldıkları bahşişler sayesinde geçinebiliyordu. Bahşişe bağımlı olareak yaşamak zorunda olmak bir dönem bahşiş vermenin yasaklanmasını dahi gündeme getirdi. 1900'lerin başında bazı kesimlerde bahşiş alanlara „fahişelik“ muamelesi bile yapılır hale geldi. Bahşişin yasaklanmasını isteyenler „iyi paraya iyi hizmet“ sloganıyla bahşiş vereni de alanı da aşağılıyorlardı. Bu dönemlerde sendikalar da bahşişe savaş açtı. Sendikalar çalışanların sabit ve yaşayabilecekleri bir ücret alabilmeleri için mücaele etti ve patronların bahşişi bahane ederek düşük ücret vermelerinin önüne geçmeye çalıştı. Ancak çalışanların çoğunluğu çabuk nakit olrak gördükleri bahşişten vazgeçmek istemediler. Bahşişin alınan hizmet için bir teşekkür jesti olrak kabul görmesi için uzun zaman geçmesi gerekti. Bugün yasalara göre, gönüllü bir teşekkür ödemesi olan bahşiş çalışanın hakkıdır ve işveren tarafından maaştan tutulamaz.

KÖTÜ SERVİSE TEPKİ OLARAK DÜŞÜK BAHŞİŞ

„Süddeutsche Zeitung“daki habere göre, Almanların sadece yüzde 5'i hiç bahşiş ödemiyor. Özellikle restoranda verilmeyen bahşiş müşteri tarafından verilen net bir mesaj olarak görülüyor: Müşteri bahşiş bırakmayarak aldığı servisten memnun kalmadığını söylemiş oluyor. Bazı müşteriler ise hizmetten memnun kalmadılarsa hiç bahşiş vermemek yerine, az miktarda sembolik bir bahşiş veriyor ve hizmetin düzelmesi halinde bir dahaki sefer daha fazla verecekleri mesajını iletmiş oluyor.

Birileri bize bir hizmet sunuyorsa, bunun karşılığında memnuniyetimizi göstermenin başka yolları da var. Örneğin, kapınıza bir paket teslim eden bir posta ya da kargo görevlisine bir bardak soğuk meşrubat ikram ederek teşekkr edebilirsiniz. Eğer bahşiş vermeyecekseniz bunu nazik şekilde yapmanın en iyi yolu parayı tam vermeniz ve o meşhur „Stimmt so!“ cümlesini söylemenizdir. Bahşiş vereekseniz de, bahşisi asla ama asla garsonun eline tutuşturmayın.

HESAP YANINDA İKRAM BAHŞİŞİ ARTIRIYOR

Psikologlar müşterilerin bahşiş verme davranışı üzerine yaptıkları deneylerde, garsonun müşterinin verdiği siparişi yüksek sesle tekrar etmesi halinde daha fazla bahşiş aldığını tespit ettiler. Masaya getirilen hesabın yanında ikram edilen bir çikolata da müşteriyi daha fazla bahşiş bırakmaya yönetiyor. Buarada hediye alan insanın karşılığında hediy verme rekleksi devreye giriyor.

Almanya'daki iş yasasına göre bahşiş çalışanın hakkıdır ve işveren tarafından elinden alınamaz. Ancak özellikle hizmet sektöründe, işverenler bahşişi çalışandan alma yoluna başvurabiliyor. Geçen sene bu konuda yaşanan bir hukuk mücadelesi Almanya'nın gündemine gelmişti. Bu olayda Oberhausen kentindeki bir alış veriş merkezindeki bir tuvalette çalışan kadın, bahşişlere el koyan patronu hakkında davacı olmuş, mahkeme bahşişin bir kısmının kadına geri ödenmesine hükmetmişti.

 

Haber: (Almanya Bülteni) – Köln

Haberler