Bir özür ve yeniden merhaba !

  

Saygıdeğer okur!

Öncelikle ifade edeyim ki, adedin ister (1) isterse binlerle ifade edilen bir yoğunlukta olsun, bizim için dikkati ve göz nuruna hürmetimiz açısından aynı keyfiyettesin.

Bunu başa aldıktan sonra gelelim asıl mevzuya. Hayli zaman önce sevgili kardeşim Arif Şentürk bana Almanya Bülteni projesinden bahsettiğinde çok sevinmiş, ziyadesi ile memnun olmuştum. Sevinç ve memnuniyetimin sebebi: Yıllardır içinde bulunduğumuz ve aslında bir isimlendirme sıkıntısı da çektiğimiz Almanya hali’nin , halimizin tercümanı bir yayın organı eksikliğini hep duymuş olmamız ve bu hususu kendi aramızda sohbet konusu etmekten, yahut klişe sızlanmalara dökmekten öteye bir teşebbüste bulunamamış olmamızdır.

Gurbette var olan muhtelif kalıp, tarz,tavır ve şekildeki organlardan habersiz değilim muhakkak ama Türkiye nasıl ta Tanzimat’tan bu güne değin bir Bab-ı Ali sancısı yaşamaktaysa ve bu sancının sebebi meşhur medya patronunun kafası büyüklüğünde habis bir ur idiyse, aynı urdan kaynaklanan medyatik sancının buradaki topluluğumuza sirayet etmemesi düşünülemez.

Bir yanda çıkarcı, yalancı, haberleri arsızca çarpıtan ve bu yalan ve çarpıtma üzerine utanmazca yorumlar bina ederek kamuoyu oluşturmaya çalışan, Avrupa' daki Türk Toplumu'nu bölmek, birbiriyle vuruşturmak ve bundan bin türlü menfaat devşirme stratejisi ile yola çıkmış ve yolunda başarıyla yürüyen! bezirgan medya..

Diğer yanda, habercilikten başka herşeye talip; aciz, ürkek ve profesyonellikten uzak ahbap çavuş ilişkisi ile günü kurtarmaya dönük yayınlar yapan propaganda bültenleri..

Açık konuşalım. Birincilerinin ihanet tavrını bu ikinci sıradakilere yakıştıramasak ta, artık onların bu kasaba kurnazı hal ve tavırlarını tarkedecklerine dair hiç bir umudumuz kalmamıştır ..

Zaten kitleler de böyle düşünmektedir ki, paralaırnı içlerine sinmeye sinmeye hatta söve söve madrabaz medyaya vermekte ve dünyayı onların penceresinden izlemeyi tercih etmektedirler.

 

Arif kardeşimin gazetecilik tecrübesi yanında, gelişmiş sosyal kişiliği, hadiselere bakış ve onları değerlendirmede edindiği nev’i şahsına münhasır denilebilecek birikimi açıkçası bana yüklü bir sermaye kadar pırıltılı görünmüştü! Yani bu işi yapabilecek kapasitede ve deneyim sahibi birisi olması'Kapital' konusunu pek te ön planda tutmamak gerektiğini ilham etmişti.

Nasılsa internet gazeteciliği pek öyle sermaye gerektiren bir şey de değildi !!!

Ve..

Yürü ey Arif ! Kim tutar seni ! Gazını verip onun başını dertlere saldığım yetmiyormuş gibi, bu manevi desteği, 'Sana her hafta en az bir yazı ! Belki gün aşırı bile yazarım' deyip bir tür maddi destek sözü ile de te’kid ettim!

Sonra neler oldu :

internet gazeteciliğin aslında bir aysberg olduğu gerçeği ilk tanıştığı realite oldu Arif ‘in.

Ardından gelenlerin listesini bir dertleşme yazısında kendi kaleminden okursunuz. Ben okur ve yayın yönetmeni arasına girmiş olmayayım! Kendimle ilgili kısmına gelince aksamanın

BÜLTEN bir rayına otursun!

kadro oluşsun!

taze haber akışı sağlansın!

özel ropörtajlar!

özel haberler!

yani: BÜLTEN bir şekillensin.

ele avuca gelir olsun.

Serpilsin.

Ondan sonra bakarız!

Burada, bir bakalım ortaya nasıl bir şey çıkacak..Fiyakalı olursa parsaya konarız..kurnazlığı

sutre gerisinde ense yapıp ilerde savaş anıları anlatma üçkağıtçılığı..

yahut elini taşın altına koymaktan imtina etme hali yoktur.

Daha ziyade teşvik ediciliği açısından ortada gelişmeye açık iyi bir ürün görüp onun vereceği haz ve güven duygusu ile yürümek belki. Belki özel yaşamımızdaki yoğunluk ile bir araya geldiğinde yapacağım işin verdiğim söze nisbetle hakkını verememek korkusu. Açık sözlü olmanın ne sakıncası var? Belki de tembellik.. kimbilir!

Sonuçta sözümüzü tutamadık.

Hem Arif kardeşime

Hem de adedi (1) dahi olsa, okuyucuya mahçup olduk

Şimdi tüm bunları bir kenara bırakıyor ve..

diyorum ki,

Almanya, Türkiye ve dünya genelinde cereyan eden ve paylaşmamız gereken pek çok şey var. Hadiselerin gelişme hızı dünyanın dönme hızını aştı..

Umarım bundan sonra mazaretlerin arkasına sığınmadan sizlerle en az haftada bir kez bu sütunda buluşur, dertleşir.. halleşir.. haberleşir.. sohbet ederiz.

Sonuna yaklaşmış olsak ta Ramazan ayının bereketinden hissemize düşecek olanların umudu ve neşesiyle..

yeniden MERHABA!

 

Ayhan Yılmaz