-
Aa
+
 16/09/2011

Essen’de 50. yıl Sempozyumu

TAM 50. yil Sempozyumu

Türkiye ile Almanya arasında imzalanan işçi alımı sözleşmesinin 50. yılı anısına,

Essen Zollverein’ da Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi Vakfı (TAM)‘nın ev sahipliğini yaptığı Alman Türkler – Türk Almanlar temalı sempozyum büyük ilgi gördü. Ardımızda bıraktığımız yarım asra rağmen 'Bu ülkeye ne kadar uyum sağladık?' sorusuna cevap arayışı içinde olan katılımcılar, bu vesileyle sempozyumu destekleyen Türkiye ve Almanya’dan katılan akademisyen, politikacı ve iş adamları gibi toplumun çeşitli temsilcilerinin, uyumun bugün geldiği noktayı değerlendirmesini dinleme fırsatı buldular.

Organizasyon, programın sunucusu Kuzey Alman Radyosu (Norddeutscher Rundfunk)’ndan Erkan Arıkan tarafından; piyanist, bestekâr Betin Güneş’in sahneye daveti üzerine, Türk ve Alman ezgilerinden oluşan eşsiz bir müzik dinletisiyle başladı.

GEÇMİŞE DEĞİL GELECEĞE BERABERCE BAKALIM

Daha sonra kürsüye gelen Kuzey Ren-Vestfalya (NRW) Eyaleti Çalışma, Uyum ve Sosyal İşler Bakanı Guntram Schneider, uyumun sadece kültürel değil sosyal bir konu olarak ele alınması gerekliliğini dile getirdi. Sempozyuma mekân olarak seçilen yerin çok anlamlı olduğunu belirten Bakan Schneider, geçmişte Türk işçilerinin ekmek kapısı olan yerde bugün uyumu tartışmanın konunun önemine vurgu yapacağını inandığını söyledi. Çalışmadan veya sosyal yaşamdan bahsetmeden uyumu konuşmanın pek doğru olmadığına inandıkları için birimlerinin Çalışma, Uyum ve Sosyal İşler Bakanlığı adı altında çalışmalar yaptığını belirten Bakan Schneider, ocak ayında yürürlüğe girecek yeni bir kanunla sorunların çözümüne yeni fırsatlar sunacaklarına olan inancını belirtti.

KALİFİYE NÜFUSUN GÖÇ ETMESİ BİZİ ÜZÜYOR

Birlikte yaşamanın, yurtlarından kopup gelmiş Türkler kadar 2. Dünya Savaşı sonrası zor durumda olan Almanlar için de zor olduğunu hatırlatan bakan; bugün içinde barındırdığı kültürel mozaik ile güçlü bir Almanya olduklarını vurgularken özellikle gelişen ekonomik gelişmelerin halkın birbirine karşı hoşgörülü olmaya yönlendirdiğini söyledi. Güzel gelişmelerin yanı sıra geçmişin önlerinde engel olmaya devam ettiğini de belirten bakan; yüksek eğitim almış, göç eden ailelerin çocuklarının memleketlerine ya da başka ülkelere gittikleri üzülerek izlediğini anlattı. Eğitimlerine ve kendilerini geliştirmelerine emek verdikleri bu gençlerin Almanya’yı terk etmesinin geçmişin olumsuz izlerinin neden olduğunu ve buna engel olmak için çaba sarf ettiklerini söyledi.

AB TÜRKİYE’Yİ BİR AN EVVEL KABUL ETMELİDİR

Çözüm olarak, Türklerin Alman toplumuna oy verme haklarının elde edilmesi ile katılımının artması ve Alman vatandaşlığına geçilmesinin göçmenlerin öncelikli adımları olması gerektiğini belirten Guntram Schneider; yaşanan 'Arap Baharı'nın Türkiye’nin konumu itibariyle Avrupa Birliği için önemini bir kez daha vurguladığını, dolayısıyla AB’nin biran önce Türkiye’yi yanına alması gerektiğini söyledi. Sözlerini geçmişi unutmadan yaşananlardan ders çıkarıp, geriye değil ileri bakarak beraberce daha iyi yaşam için çalışmayı dileyerek bitirdi.

ETKİNLİKTEN KARELER

Daha sonra kürsüye gelen Federal Siyasi Eğitim Dairesi (Bundeszentrale für politische Bildung-bpb) Başkanı Thomas Krüger, zamanında işletmelerin ve madenlerin çevresine yerleşen göçmenlerin misafirlikten yabancı işçiliğe geçiş aşamalarının sancılı bir süreci anlattığını, olaya sadece politik bakış açısıyla yaklaşmanın yetersiz olacağını belirtti. Yaptıkları çalışmalarda gelen göçmenlerin farklı statülerde olduklarını gördüklerini, bu çalışmaların sonuçlarını ilerleyen günlerde yayın, sergi ve benzeri etkinliklerle halka duyurulacağını ekledi.

SÜSSMUTH : 'UYUMDA BAŞARILI ÜLKELER ÖRNEK ALINMALI'

Beraberinde Almanya Federal Parlamentosu Eski Başkanı (Bundestagsprӓsidentin a.D.) Prof.Dr. Rita Süssmuth kürsüye gelerek; uyum politikalarının göçün tarihi kadar eski olmadığını, artık anayasanın gözden geçirilerek yasal koşulların konulması gerekliliğini dile getirdi. Yabancı uyruklu vatandaşları daha ne kadar 'göçmen' olarak adlandıracağımızı soran Süssmuth; farklı kültürlerden insanların birlikte yaşamasının sorunsuz olamayacağını, ancak Almanya’nın Kanada veya Avustralya gibi göç almış ülkelerdeki gibi başarılı bir uyum politikası izleyebileceğini söyledi. Uyumun karşılıklı öğrenme ve birlikte yaşam demek olduğunu, bunun da taraflara en çok sanatsal faaliyetlerle ulaşılarak sağlanabileceğine olan inancını vurguladı.

T.B.M.M. BAŞKAN VEKİLİ DE KATILDI

Sempozyum için Almanya’ya gelen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Prof.Dr. Mehmet Sağlam konuşmasında çalışmak ve üretmek için gelen Türklerin misafir işçilikten terfi ettiğini, bugün artık yerleşmiş bir konuma eriştiklerini belirtti. Profesör Sağlam Almanya’nın, güçlü bir ticaret ortağımız olması ve dünyada Türklere ev sahipliği yapan ilk ülke olmasının kayda değer gelişmeleri berberinde getirdiğini belirtti. Son zamanlarda politikacıların uyum ve sosyal katılım için artan bir çaba sarf etmelerinin de umut verici olduğunu vurguladı.

SAĞLAM’DAN İKİ DİL VURGUSU

Almancanın öğrenilmesine vurgu yapan vekil, bugün Almanya’da başarıya ulaşmış kimselerin Almancaya hâkimiyetlerinin örneklerle sabit olduğunu, dili bilmeden Alman toplumunu anlamanın, sevinç ve kederi beraber yaşmanın mümkün olamayacağını anlattı. Ayrıca Türkçeye de önem verilmesi gerektiğini, bunun yabancı dilleri daha rahat öğrenilmesine götüreceğinin altını çizdi.

Türk sivil toplum örgütlerinin devlet bazında sorun ve hedeflerin paylaşılmasına katkısının her geçen gün artmasının ümit verici olduğunu, ancak bu kuruluşlara Türklerin Alman toplumuna kazanılmasında da büyük görevler düştüğünü söyledi. Konuşmasını, iki kardeş ülke olarak her geçen gün sorunların çözülüp, paylaşımların artacağı; kültürel çeşitliliğin ve mirasın iki milletin faydası adına gözetileceğine olan inandığını vurgulayarak bitirdi.

ÇALIŞMA GRUPLARI

Etkinlik üç farklı salonda gerçekleşen paralel çalışma grupları ile devam etti. Türk kökenli göçmenlerin dünü ve bugününün işlendiği; göç, uyum ve katılımın nasıl olmasının tartışıldığı ve normal bir gelecek için sınır aşan yaşam biçimlerinin anlatıldığı çalışma gurupları dinleyenlerin büyük ilgisiyle karşılaştı. Yeni bir hoş geldin kültürü oluşturulması, eğitim bazlı projelerin yapılması ve sorunu sadece politik olarak görmeyip günlük problemlerin çözümüne katkıda bulunulması panellerden elde edilen çözüm önerileri oldu.

GÖÇ TARİHİ SERGİSİ, AÇIK OTURUM VE RESEPSİYON

Sonrasında sahneye çıkan kabare sanatçısı Muhsin Omurca katılımcılara tadı damaklarında kalacak bir gösteri sundu. Göç temasını; Almanya’daki Türklerin yaşantısından karelerle örneklendirip, komedi unsurlarıyla bezeyen Omurca dinleyicileri adeta mest etti.

Sabah saat 10’da başlayan sempozyum Erkan Arıkan yönetiminde; gazeteci, sunucu, yazar Nazan Eckes, 'Almanya' filmi yazar ve yönetmenleri Yasemin ve Nesrin Şamdereli kardeşler, BTC şirketi CEO’su Bülent Uzuner ve Türk Alman Öğrenci ve Akademisyenler Platformu (TD-Plattform) Yönetim Kurulu Üyesi Ümmühan Duran katılımında uyumun onlar için ne ifade ettiğinin anlatıldığı bir açık oturum ile devam etti. Esra Dalfidan’ın Fidan grubunun doğu elementleriyle süslenmiş Jazz performansıyla renklendirdiği program devam eden resepsiyonla birlikte sona erdi. Ayrıca katılımcılara gün boyu, Türk işçilerinin geçmiş 50 yılının fotoğraf ve anlatımlarla süslendiği sergiyi ile geçen 50 yıllık sürecin işlendiği, Türkçe ve Almanca olarak basılmış eserleri inceleme fırsatı sunuldu.

Haber: Sinem Akbaş (Almanya Bülteni)

Fotoğraflar : Hülya Sancak (Almanya Bülteni)


Haberler