-
Aa
+
 12/12/2011

'Doyçland' Almanya'da

Doycland TürkÜnid

Halen Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Tiyatro Bölümü’nde öğretim görevlisi olan

Doç.Dr. Beliz Güçbilmez'in yazdığı 'Doyçland: Dünyanın Rengi' adlı oyunun dünya prömiyeri, cumartesi günü Köln'de yapıldı.

'Almanya'ya işçi göçünün 50. Yılı' dolayısıyla yapılan etkinlikler çerçevesinde Almanya'ya davet edilen Anadolu Üniversitesi tiyatro topluluğu Tiyatro Anadolu, göçün 50.yılına özel, 'Doyçland: Dünyanın Rengi' adlı bir oyun sahneye koydu. Bu aynı zamanda, Tiyatro Anadolu'nun, 2011-2012 sezonunun açılış oyunu oldu.

Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın 'Anadolu Üniversitesi'nin 'yerelden evrensele' bilim ve kültür anlayışını, daha geniş bir cografyaya yaymaya amaçlıyoruz' diyor.

Doycland TürkÜnidDoycland TürkÜnid

'DOYÇLAND' ÜZERİNE

Metin yazarı Güçbilmez oyunla ilgili olarak 'Doyçland metni, göçe Almanya özelinde bakarken –ama aklında bütün yerinden edilenleri tutarken- geride kalanalara bakıyor en çok. Orada hiçbir şey bıraktığımız gibi kalmıyor, bunu biliyoruz ama yine de 'kalan'a bakmak istiyor, ondan gözümüzü alamıyor ya da kaçıramıyoruz, geride bıraktığımız ne varsa, bizden kalan odur, o kadarızdır….' diyor.

Yönetmenliğini Erol İpekli'nin yaptığı oyun, türkülerle harmanlanmış. Her türkünün bir öyküsü vardır gibi düşünülerek, türkülerin öyküleri sahnelenmiyor. Tek tek bireylerin yaşantılarından kesitlerin sahnelendiği oyunda her öykünün arasına bir türkü eklenmiş. Her hikayeden sonra, tüm oyuncuların sahneye gelip mükemmel bir koro oluşturarak söylediği türküler arasında 'Ne ağlarsın benim zülfü siyahım, Uzun ince bir yoldayım, Yeşil başlı gövel ördek, Ne sevdiğin belli ne sevmediğin' gibi türküler vardı.

Doycland TürkÜnid

OYUN METNİ BİRAZ 'AKADEMİK' KALDI

Türkiye Cumhuriyeti KölnBaşkonsolosluğu himayesinde, Türk Üniversiteliler ve Akademisyenler Derneği TürkÜniD'in Anadolu Üniversitesi birlikte Almanya'ya taşıdığı Tiyatro Anadolu oldukça başarılı bir performans sergiledi.

Oyunu sahneleyen oyuncuları tebrik etmek gerek çünkü, metni ağır, kişiler ve türküler arasında ilişkilendirmenin zor olduğu, geleneksel tiyatro izleme alışkanlığı olmayan insanlara, kendileri ile igili ama anlaşılması zor bir oyunu, nerdeyse hiç dekorsuz bir sahnede, -dekor ve enstrüman olarak yalnızca bavullar vardı- başarıyla canlandırdılar; salonu tıklım tıklım dolduran izleyicilerden bol alkış aldılar.

Köln Üniversitesi ana binasının konser ve tiyatro salonunda sahnelenen oyunu izlemeye gelenler oldukça karışık bir kitleydi. Oyunda kullanılan semboller; yaşlı kadın, arka planda ordan oraya gerdiği ip ve ara sıra anlattıkları, ve kişisel hikayelerin örgüsü, bu izleyici kitlesi tarafından pek hissedilemedi, hikaye ile yakınlaşma sağlanamadı. Göç gibi iddialı bir konuyu, tahta bavullarla ifade etmek seyirciye pek yeterli gelmedi. Geleneksel halk türküleri ise hikayelerle hiç bağdaştırılamadı. Ama buna rağmen izeyiciler iki perdelik oyunu sonuna kadar izlediler…

Haber yorum : Hülya Sancak ( Almanya Bülteni ) - Köln

Kültür Sanat