Almanya´daki başarı öykülerimizden Deutsche Bank BANKAMIZ Genel Müdürü ERGÜN AKINCI ile hayatındaki farklı alanlardaki başarılarından gelecek kuşaklara tavsiyelerine kadar bir çok konuda konuştuk. Akıncı, Almanya´daki gençlere özetle şöyle sesleniyor:

' BAŞARMAK SİZİN ELİNİZDE '

Bu sayıdaki BAŞARI ÖYKÜLERİ´nin konuğu olan Deutsche Bank´ın Bankamız Genel Müdürü Ergün Akıncı´nın başarı öyküsü, sadece bir alanı değil, birden fazla alanı kapsıyor. Bunları kronolojik olarak şu şekilde sıralayabiliriz: Önce iyi bir futbolcu (Profesyonel). Ardından çok başarılı bir sigorta ve kredi uzmanı. Daha sonra ise herkesin bildiği gibi iyi bir bankacı ve yönetici. Onunla yaptığım zevkli sohbetten çıkardığım kadarıyla, tanıtım ve halkla ilişkiler alanında da çok iyi bir donanıma sahip. Bu başarıları çok anlamlı kılan, Ergün Akıncı´nın bu başarılarının tamamına üniversite okumadan ulaşmış olması. Bu da, bana göre azmin elinden hiç bir şeyin kurtulamayacağının en güzel isbatı. Hani derler ya ' azimle isteyen başarmış sayılır.'

Ergün Bey´den hayat hikayesini dinlerken onun gözlerinde hayatının her döneminde pozitif bir mücadele azminin olduğunu hissettim. Bu bahsedilenleri birazdan okuyacak olduğunuz röportajda da göreceksiniz. Ama müsadenizle benim için tatlı bir kaç sürprizle başlayan röportajın birkaç saat evveline gitmek istiyorum. Bana verilen adrese yola çıktığımda, Frankfurt´ta bankaların ve gökdelenlerin bulunduğu meşhur sokakalardan birisine gideceğimi ümit ederken, bir de baktım ki, şehir merkezinden uzak ara sokaklardan birisindeyim. Doğal olarak ilk önce, 'acaba navigasyon sisteminin bir azizliğine mi uğradım?' sorusu geldi aklıma. Fakat daha sonra etrafta Deutsche Bank logolu binaları görünce telaşım bertaraf oldu. Daha sonra binaya girip danışmaya doğru ilerledim. Bu defa da bir Alman çalısan beklerken, karşımda beni karşılayan ve görüşme yapılacak yere kadar bana refakat eden bir Türk çalısanı buluverdim. Bu karşılamadan sonra muhafazakarlığıyla tanınan bir Alman bankasında Türk bardaklarıyla Türk çayının ikram edilmesiyle, deyim yerindeyse, roportaj için tam hazır hale gelmiştim. Çayımı yudumlarken Ergün Bey içeriye girdi. Selamlaştıktan sonra güzel ve samimi sohbetimize başladık. Artık fazla uzatmadan sizi de bu güzel sohbet ile baş başa bırakalım.

İLK BAŞARI FUTBOLDA

A.Ş: Ergün Bey bize ve okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız?

Ergün Akıncı: 33 yaşındayım. Almanya´da doğdum ve altı aylıkken ailem beni Türkiye´ye göndermiş. Galiba o yıllarda buna benzer olaylar oldukça sık görülüyordu. Yedi yaşına kadar Türkiye´de kaldım. İlkokul birinci sınıf sonuna kadar okuduktan sonra Almanya´ya gelip ilkokul ikinci sınıftan itibaren eğitimime burada devam ettim. Futbola karşı da çok meraklı olduğum için hemen bir futbol klübüne yazılmıştım. Klüpteki hocalarım yeteneğimin farkına varmışlar ki, beni doğru yönlendirdiler. Bunun sonucu olarak 18 yaşına gelmeden 1992 yılında A Genç Türk Futbol Milli Takımı´na çağrıldım. O yıllarda 1.FC Nürnberg Futbol Klübü´nün altyapısında oynuyordum. Çeşitli aşamalar sonrasında Bavyera ve Kuzey Almanya seçmelerine çağrıldım. Bu arada Galatasaray´ın PAF takımından teklif aldım ve bu teklifi kabul edip Türkiye´ye gittim. 6 ay kadar burada oynadım. Oradaki hocamız Fatih Terim´in yardımcısı olan ve halen de görüştüğüm Müfit Erkasap idi. Profesyonel manadaki ilk klübüm Sarıyer oldu. 1 yılın sonunda iki yıl da Kartalspor´da oynadım. Bu dönemde maalesef talihsiz bir kaza geçirdim. Çarpraz bağlarım koptu. Almanya´da ameliyat oldum. Doktorlar en erken 14 ay sonra tekrar yeşil sahalara dönebileceğimi söylediler. Bu arada kendimi iyi hissettiğim düşüncesiyle 8 ay sonra tekrar futbol oynamaya başladım. Trabzonspor´dan da teklif almıştım. Ne talihsizliktir ki, yine aynı yerden sakatlandım. O anda anladım ki doktorların sözünü dinlemem gerekiyormuş. Böylelikle futbol hayatımı noktalamış oldum.

TALİHSİZ KAZA PLANLARI DEĞİŞTİRİYOR

A.Ş: Futbol sayfası kapandıktan sonra hayatınız nasıl devam etti?

Ergün Akıncı: 1994 yılı sonunda Almanya´ya dönmeye karar verdim. Buraya gelince yine Alman 1. liginde futbol oynamış bir Alman arkadaşımın tavsiyesiyle sigorta alanında meslek eğitimi yapıp sigorta uzmanı olduktan sonra aynı şirkette iki yıl çalıştım. Artık kendi şirketimi kurma zamanı gelmişti ve ben de öyle yaptım. Mesleğimde oldukça başarılıydım. Eğer siz işinizi iyi yaparsanız başarısız olma şansınız yok. Hayatın her alanında bu böyle oluyor. Performansınız iyi olunca sizi mutlaka buluyorlar. Bu durum bende de böyle oldu. Metin Yılmaz aracılığıyla Deutsche Bank bana bir teklifte bulundu.

A.Ş: Metin Yılmaz kim?

Ergün Akıncı: Metin Yılmaz yaklaşık 30 yıldır Deutsche Bank´ta çalışan bir ağabeyimiz. Benim de Deutsche Bank´a girmemde aracılık yapan bir büyüğümüz. Onun tavsiyesiyle Deutsche Bank ile görüşmelerimi sürdürdüm. Bana bankanın yaptığı ilk teklif çok da cazip gelmemişti. Daha sonra Metin Yılmaz´ın da yönlendirmesiyle daha da az kazanacak olmama rağmen Deutsche Bank´tan yana karar verdim. Bu kararımı o zamanlar sorgulasam da bu gün çok doğru bir karar verdiğimi görüyorum. Bazen büyüklerin sözünü dinlemek gerekiyormuş.

KREDİ`DE ALMANYA BİRİNCİLİĞİ

A.Ş: Deutsche Bank serüveniniz nasıl başladı?

Ergün Akıncı: Deutsche Bank´ta 2004 yılına kadar finans danışmanı olarak çalıştım. Bu yıla kadar banka bünyesindeki çalışmalarımdan edindiğim tecrübeleri zamanla bir proje haline dönüştürdüm. Bu projeyi 2004 yılının ortalarına doğru Frankfurt´ta bulunan genel merkezimize taşıdım. Bu arada kredi alanında büyük başarılara da imza attım. Bu konunda Almanya birinciliğim var.

A.Ş: Kredi alanındaki başarılı çalışmalarınıza banka yetkilileri nasıl bir tepki verdiler?

Ergün Akıncı: Bu başarı doğal olarak göze batmış olacak ki, yetkililer bana bu başarımın sırrının ne olduğunu sordular. Bu başarımın ardından benim başarımın sebeplerini benimle konuştular. Biraz önce ifade ettiğim gibi, projem de aşağı yukarı hazırdı, elimin altındaydı. Hazırladığım yaklaşık 86 sayfalık projeyi kendilerine sundum. Düzenli olarak projeyle ilgili görüşmelerimiz 14 ay devam etti.

A.Ş: Niçin bu kadar uzun sürdü bu görüşmeler?

Ergün Akıncı: Sunmuş olduğum proje Deutsche Bank´ın alışılagelmiş çizgisinden çok farklı bir projeydi. Projenin kabul görebilmesi için detaylı bilgilendirme de gerekiyordu. Nitekim proje 2005´in ekim ayında kabul gördü. 2006 yılının mart ayında da projemize pilot proje olarak start verdik. Bu dönem 9 ay sürdü. Bu süre içerisinde bizim projemiz 13 şubemizde uygulandı. Aldığımız sonuçlara göre analizlerimizi yaptık. Sonunda doğru yolda olduğumuzu anladık.

A.Ş: Kredi alanında Almanya şampiyonluklarınızın olduğu bir dönemde böyle bir proje hazırlamak nereden geldi aklınıza?

Ergün Akıncı: Eskiden beri finans ve sigorta şirketlerinde veya bankalardaki kredi konusundaki anlayış şöyledir. Kredi müşterileri sizin ayağınıza kadar gelir. Ya da sigorta yaptırmak isteyenler sigorta şirketlerini bulurlar. Günümüzde artık bankalar da sigorta sattıkları gibi aynı zamanda sigorta şirketleri de kredi temin edebiliyorlar. Dolayısıyla piyasa biraz daha hareketlendi. Hareketlenen piyasada da müşteriyi beklemek yanlış olurdu. Müşteriyi bulmak gerekiyordu. İlk defa 2001 yılında ben özel el ilanları ile çalışmaya başladım. Böyle bir metodu Alman finans danışmanı Alman müşterilerine karşı yapmaz. Bu durum bir eksiklik değil, bir farklılıktır. Bu uygulamalar sonunda ortaya çıkan sonuçları eksisiyle ve artısıyla bir kenara yazdım. Bir gün geldi bir de baktım ki, bu günkü proje ortaya çıkmış. Artık bu projeyi sunulabilir bir hale getirmek çok da zor değildi. Sonuçta bilirkişilere sunduğum bu proje onlar tarafından da olumlu not almış olacak ki, bu günlere kadar geldi.

A.Ş: Tam olarak Bankamız ne zaman piyasaya çıkıyor?

Ergün Akıncı: Üzerinde titizlikle çalıştığımız Bankamız`ın lansmanı önümüzdeki bir ay içerisinde, yani, Nisan 2008´den sonra televizyon reklamlarımız yayınlanmaya başlayacak. Bunun yanısıra gazete reklamlarımız da olacak. Gazete reklamlarımız ise Mart 2008´den sonra görebileceksiniz.

' HIRS-MÜCADELE DENGESİ ÇOK ÖNEMLİ '

A.Ş: Özellikle kredi danışmanı olarak daha fazla kazandığınız bir dönemde daha düşük bir kazançla Deutsche Bank´ı tercih etmek sizin için zor bir karar olmadı mı?

Ergün Akıncı: Kazanç insan için önemli bir etken. Bunu açık bir şekilde ifade etmem lazım. Ama para her şey de değildir. Bu ölçü de çok önemlidir. Daha fazla kazancımın olduğu bir işim vardı fakat kabul edeceğim işte ise bir vizyon vardı. Tercihimi ona göre yapmalıydım. O dönemde terazinin kefesine iki tercihi de koydum, vizyon ve hedef tarafı ağır basınca tercihimi o yönde kullandım. Doğru bir karar verdiğimi 4-5 ay içerisinde gördüm. Zira belirli bir zaman içerisinde bankaya girmeden önceki kazanç seviyemi yakaladım. Bu tercihimin sonucu olarak eski mesleğime oranla daha saygın bir mesleğim de olacaktı. Tercihimin böyle olmasında Metin Bey´in beni doğru yönlendirmesi çok önemliydi. Biraz önce ifade ettiğim konularla ilgili de her türlü desteği sağlamıştır. Eğer bir şeye inanmışsam o işe dört elle sarılırım. Bu işe inanmıştım. Mücadele etmek çok önemli ama çok fazla hırslı olmak da aynı derecede zararlı olabiliyor. Bu nedenle hırs ve mücadele arasındaki bu dengeyi iyi kurmak gerekiyor.

A.Ş: Özgeçmişinizde bana göre bir kırılma noktası var. Almanya´da geçirdiğiniz ameliyat sonrası futbol sahalarına tekrar döndüğünüzde yaşadığınız o talihsiz sakatlanma. Futbol hayatınızda da hedefe tam kilitlendiğinizden hareket edersek, bu sakatlıktan sonra neler hissettiniz?

Ergün Akıncı: Bu soruyu sormazsınız diye düşünmüştüm ama, itiraf edeyim ki, iyi bir gazetecisiniz, bu önemli detayı kaçırmadınız. Evet bu kazadan sonra Almanya´ya dönüşüm çok dramatik oldu. Hocalarıma da kendimi sevdirip kabul ettirmiştim. O dönemde çok önemli transferlerin eşiğinden döndüm. Bu durumu kabullenmek benim için çok zor oldu. Almanya´ya döndükten sonra aylarca ne yapacağımı düşündüm. Televizyonda maçları gözlerim dolarak belirli bir süre izler ve sonunda dayanamayıp kapatırdım. Farkederseniz bu dönemi geçiştiriyorum, anlatırken de. Ama benim için çok zor bir dönemdi o yıllar. Tekrar toparlanıp ayağa kalkmam için 5-6 ay geçti. Allaha şükür bu dönemi de kısa bir zamanda atlattım.

A.Ş: Nerelisiniz?

Ergün Akıncı: Aslen Trabzonluyuz. Ama uzun yıllar önce dedelerimiz Samsun´a taşınmışlar. O günden bu yana Samsunluyuz.

ÜNİVERSİTELİ OLMAYAN TEK GENEL MÜDÜR

A.Ş: Almanya´da sizin yaşadıklarınızı yaşayanlara veya ileride yaşayabilecek olan gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Ergün Akıncı: Burada yetişmekte olan üçüncü ve daha sonraki kuşakların hiç bir zaman ümitsizliğe kapılmaları gerekmiyor. İsterseniz kendimden bir örnek vereyim. Deutsche Bank´ın bünyesinde onlarca genel müdür var. Hepsi yüksek tahsil görmüş belirli eğitimlerden geçmiş insanlar. Ben ise içinde bulunduğum şartlardan dolayı üniversite okuyamadım fakat onlarla aynı terazide tartılıyorum. Teraziye konduğunuz zaman önemli olan ağırlığınızdır. Ama teorik ama pratik bir özelliğiniz mutlaka olmalıdır. Buradaki gençlere tavsiyem şudur. Eğer bir vizyonları veya bir hedefleri varsa ve bu hedefinizi yakalamakta da ciddiyseniz, mücadele ve azim gibi özellikleriniz de varsa, sizi Almanya´nın şartları ve imkanları bir yere er veya geç taşıyacaktır. Bundan hiç endişe etmeyin. Sorunları tartışarak değil, ortadan kaldırarak bir yere varabiliriz. Türk insanının geninde de mücadele var. Bu özelliği iyi kullanmak gerekiyor. Türk insanının özünde farklı ortamlara hızlı ayak uydurabilme özelliği var. Buradaki gençler arasında çok önemli bir potansiyel olduğunu görüyorum. Bu potansiyel mutlaka iyi değerlendirilmelidir. Ayrıca bu kadar hızlı büyüyen bir azınlık, iş dünyası için de doğal olarak çok cazip bir hale geliyor. Bizim projemizden sonra rekabette olduğumuz diğer bankalar da buna benzer projeler başlattılar. Bu gibi yenilikler de buradaki gençlerimiz için çok önemli bir fırsattır ve çok iyi değerlendirilmelidir.

A.Ş: Bankamız projesinde bu gün itibariyle kaç kişi çalışıyor? İleriye yönelik planlarınız nelerdir?

Ergün Akıncı: Şu an itibariyle toplam 85 arkadaş bizde işe başlamış. Bankamız için merkezde çalışan Türk görevli arkadaşlarımızı da sayacak olursak toplam 100 kişi istihdam etmekte. Önümüzdeki 3 sene içerisinde bu rakkamı 3 – 4 katına çıkarmak istiyoruz. Toplam 300-400 kişinin istihdam edilebileceği bir projeyi düşünün. Bu personelin bir kısmını meslek eğitimi çerçevesinde, bir kısmını da branştan yetişmiş eleman olarak işe alıyoruz. Personelimizin % 100´ünü Türkçe ve Almancayı iyi bilenler arasından hazır yetişmiş eleman arasından seçiyoruz. İşe başlayan elemanlarımızı kısa bir eğitimden geçirip hemen işe başlatıyoruz.

NAZAR BONCUKLU KREDİ KARTLARI

A.Ş: Bir müşteri olarak rakiplerinizi değil de bankanızı tercih edebilmem için üç önemli sebep nedir?

Ergün Akıncı: Bu işe başlarken ilk hedefim samimi hizmet anlayışı idi. Bana göre samimi hizmet anlayışı rakip bankaların faiz oranları %10 iken onlara %9´dan kredi sağlamak değildir. Bu gün sizi bir puan düşük faizle müşteri olarak kazanan banka yarın sizi daha ağir şartlarda bir krediye mahkum edebilir. Deutsche Bank çok muhafazakar bir bankadır. Halkın gözünde böyle bir imaj vardır. Samimiyetin ardından en önemli özelliğimiz iki dilli olmamız. Müşteriler şubeye geldiklerinde ister Türkçe, ister Almanca hizmet alabiliyorlar. Bankacılıkta anlamak ve anlaşılmak son derece önemli olduğu için, bu iki dilli hizmet çok önemli bir artı. Bu iki dilliliğe Türk mentalitesi ile ilgili bir takım özellikler de eklendiğinde bana göre eksik tamamlanmış oluyor. Almanya´daki bütün Alman bankaları arasında Türk motiflerinin kullanıldığı tek bankayız. Bu motifleri ben Deutsche Bank´a girmeden önce de kullanmıştım. Bir başka özelliğimiz de şudur. Her yıl müşterilerimiz Türkiye´ye 5 havalesini ücretsiz olarak yapılabilmektedir. Deutsche Bank´ın 125 yıllık tarihinde hiç değiştirmediği motifleri bu proje çeçevesinde değiştirmiştir. Mesela Deutsche Bank kartları üzerindeki Nazar Boncuğu motifi ile Kredi Kartları üzerindeki İstanbul´daki Boğaz Köprüsü ve yine Nazar Boncuğu resmleri bu saydıklarıma en önemli örnektir. Ayrıca tarihi de bir olaydır. Halen 75 ülkede faal olan bankamızın müşterileri istediklerinde nazar boncuklu kredi kartlarını alabilirler. Bu kartları sadece bankamız müşterileri değil, aynı zamanda Alman müşterilerimiz de alabiliyorlar.

DÜĞÜN KREDİLERİ

A.Ş: Bu bahsettiğiniz kültürel farklılıkla ilgili somut bir örnek verebilir misiniz?

Ergün Akıncı: Mesela bir Türk müşteri bir Alman bankasına gidip aile birleşimi için 30.000 Euro kredi istediğinde bu talep ilgili banka tarafından doğal olarak olumsuz karşılanır. Çünkü Almanlar düğünlerini bizim düğünlere kıyasla daha dar çerçevede kutlarlar. Eğer bu kredi onayını yapacak kişi Türk kültürünü biraz tanısa takı ve benzeri kültürel özellikler sayesinde bu kredinin geri ödenmeme riskinin çok düşük olduğunu rahatlıkla anlar. Türk kültürünü tanımayan Alman bir bankacı ise kendince haklı olarak böyle bir talep karşısında müşterinin kendisini kandırmaya çalıştığını düşünebilir.

A.Ş: Rakip bankalarda sizin yaptığınız bu girişime benzer girişimler var mı? Olursa bunu nasıl karşılarsınız?

Ergün Akıncı: Buradaki Türk müşterilerin potansiyelinin farkına varan diğer bankalar da buna benzer girişimlerde bulunacaklardır. Ben şahsen böyle girişimlerin diğer kuruluşlar tarafından yapılmasını da olumlu buluyorum. Ama şu da bir gerçek ki, biz bankalar arasında bu yolu ciddi bir şekilde açan ilk banka olarak da tarihe geçmiş oluyoruz. Bu gururu da yaşıyoruz.

A.Ş: Siz banka olarak entegrasyonu bünyenizde sağladığınızı yaptıklarınızdan anlıyoruz. Buradan hareketle, Almanya´daki siyasiler burada yaşayan yabancıların entegrasyonunu sağlayabilmek için neler yapabilirler?

Ergün Akıncı: Siyasilerin işini siyasilere bırakmak gerek. Ama biz banka olarak entegrasyonu nasıl sağladığımızı biraz açmak istiyorum öncelikle. İşe aldığımız elamanları mevcut Deutsche Bank şubelerinde çalıştırmakla Türk Gençleri´ne güzel olanaklar sağlıyoruz. Şubelerde Türk ve Alman elemanların güzel bir dayanışma içinde hizmet vermesini görmek çok güzel. Bu da bir nevi uyum sayılır. Türk çalışanlarımızla, Türk müşterilerimize onların anlayacağı ve kendilerini daha iyi hissedecekleri bir dilde, yaptığımız danışmanlıkla onların doğru ve kazançlı yatırım yapmalarını sağlıyoruz. Vatandaşlarımıza maddi rahatlığı kazandırıyoruz. Bu ekonomik uyum aynı zamanda genel uyuma da yansıyor. İnsanların kolayca uyum sağlayabilmeleri için yaşadıkları ülkenin insanlarıyla maddi manevi aynı göz hizasında olabilmeleri çok önemli.

A.Ş: Siz Türkiye´de kaldığınız yıllar içerisinde aileniz burada mıydı? Eğer öyleyse siz o dönemlerde kimin yanında kaldınız ?

Ergün Akıncı: O yıllarda annem ve babam buradaydı. Ben Türkiye´de büyük halam ve amcamın yanında yaşadım. Ailemi ancak izinden izine görebiliyordum. Hasret ve güzellikle dolu yıllardı o yıllar.

A.Ş: O yaşta aileden ayrı kalmak sizin için zor olmadı mı?

Ergün Akıncı: O dönemde haklı veya haksız olarak bu karar böyle alınmış. Bunun üzerinde fazla durmamak lazım. Ayrıca bizim dönemimizin çocuklarının büyük bir kısmı bu yoldan şöyle veya böyle geçmişlerdir. Bana göre sonuca bakmak lazım. Duygusal manada zor bir dönem olduğunu da ifade etmem gerek. Mesela bu gün bile halama anne ve amcama da baba derim. İki anneli ve babalı büyüdüm. Bu konuda da oldukça şanslıyım galiba.

 

' AYRIMCILIĞA UĞRAMADIM '

A.Ş: Almanya´daki tahsil ve sporculuk hayatınız boyunca ayrımcılığa uğradığınız oldu mu? Şayet olduysa buna karşı nasıl bir mücadele verdiniz?

Ergün Akıncı: Belki okuyucularımız benim şu anda bankadaki görevimden dolayı böyle bir cevap verdiğimi düşünüyor olabilirler. Ama inanin ki şu ana kadarki hayatım içerisinde Almanya´da herhangi bir ayrımcılığa uğramadım. Bu durumda, benim çok küçük yaşlarda ailemden ayrı olarak yaşamış olmamın, futbol hayatım dolayısıyla hep yeni ortamlara takımlara girmemin de etkili olduğunu düşünüyorum. Babalarımız bedensel güçleriyle bir mücadele vermişler. Bizim görevimiz ise bu çıtayı daha da yükseltmektir. Bu da bizleri daha mücadeleci yapmaktadır.

' EN ÖNEMLİ SORUN EĞİTİM '

A.Ş: Size göre Almanya´daki en önemli sorunumuz nedir? Bu konuda yeni yetişen gençlere ve ailelerine ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Ergün Akıncı: Belki çok alışılagelmiş bir cevap olacak ama bana göre buradaki en önemli sorunumuz eğitimdir. Eğitim derken başta okul öncesi aileden alınan eğitimden söz ediyorum. Eğer o yaşta iyi bir eğitim alınırsa bu aynı seviyede eğitim hayatına da yansır. Buradaki Türk toplumuna baktığımızda şöyle bir benzetme yapabiliriz. Ortada un, şeker ve yağ var. Artık bu malzemelerden helva yapmak da bizim insanımıza kalıyor. Bu arabesk edebiyattan da kurtulmamızın zamanı gelmiştir artık. Eğer burada yaşıyorsak, o zaman buradaki hayatımızı daha iyi şartlara taşıyabilecek ortamı oluşturmamız da gerekiyor.

A.Ş: Ergün Akıncı´nın bir günü nasıl geçer?

Ergün Akıncı: Sabah 8.00 gibi büroda olmaya çalışırım. Çalısanlardan önce gelip onlar işi bıraktıktan sonra giderim. Günlük bir toplantı trafiğimiz vardır. Bu toplantılar günde 6 - 7 toplantı civarındadır. Akşam olunca da ofisten ayrılıyorum. Mesai bitince de arabayla eve giderken bir gün sonraki toplantılar için gerekli olan notları düşünür, eve geldiğimde de bazı günler büroda da içemediğim çayı evde içer duşumu alır yatarım.

A.Ş: Bundan sonraki sorular kolay sorular. Cebinizde şu anda kaç para var mesela?

Ergün Akıncı: Beraber sayalım. Evet 55 Euro var. Bu da çok güzel bir tesadüf oldu. Biliyorsunuz 55 de Samsunun plakası.

A.Ş: Biraz evvel Deutsche Bank´ta düğün için kredi verilmesinde kolaylıklar olduğundan bahsetmiştiniz. Kendiniz için de Deutsche Bank´tan düğün kredisi talebiniz olacak mı?

Ergün Akıncı: Bekarım. Evlenmeye karar verdiğimde Bankamız´ın evlilik kredisinden yararlanırım herhalde. Ayrıca gazeteciler için de böyle bir konunun çok ilginç bir haber olacağı kesindir sanırım.

A.Ş: Röportajlarımızın sonunda konuklarımızın da yorgunluğunu almak için küçük bir oyun oynuyoruz. Oyunumuzun kuralı şöyle: Biraz sonra size çeşitli kelimeler söyleyeceğim. Bu kelimelerle ilgili düşüncelerinizi kelime olarak söyleyeceksiniz. Hazırsak başlayalım.

NAZAR BONCUĞU : Kültür

BAYRAK : Gurur

ÇAY: Köyüm

İNCE BELLİ BARDAK : Bankamız

FUTBOL : Anı

GALATASARAY : Heyecan

EVLİLİK : Şimdilik görünmüyor

AİLE : Kutsal

KREDİ : İhtiyaç

PARA : Rahatlık

DEUTSCHE BANK : Vizyonum

METİN BEY : Babacan

GÜNEŞ : Sıcaklık

İZİN : İstirahat

A.Ş: Bu güzel sohbet için Almanya Bülteni okurları adına size çok teşekkür ederim.

Ergün Akıncı: Ben de Almanya Bülteni Gazetesi´ne yayın hayatında başarılar diler, size de çok teşekkür ederim.