-
Aa
+
 21/09/2013
 

Ortak paydalarda buluşmak-Ali Yağız


Farklı kimliklere sahip olanların kendi doğrularını muhataplarına dayatma yerine; ortak görüşlerin dikkate alınması, hemfikir olunan konularda elbirliği yapılması ve karşılıklı güvene dayalı işbirliğinin geliştirilmesine ve pekiştirilmesine imkan sağlayacak projelere imza atılmasına bir adım daha yaklaşılması demektir, ortak paydalarda buluşmak.

Gerek ferdi bazdaki ikili ilişkilerde, gerekse tüzel kimliğe sahip organize teşekküllerde -ortak payda düzleminde- aynı minval üzere hareket edilmesi her zaman faydalı olmuştur. Aksi halde ise güvensizlik temelinde akla hayale gelmeyecek didişmeler neticesi tüm muhataplar zarar görmüştür.

Halbuki aklın yolu birdir ve akledenler her zaman kazançlı çıkmışlardır. Her ferdin farklı bir dünya olarak algılanması ve dolayısıyla da farklı fikirlere sahip olması kadar dogal ne olabilir? Bize göre asıl doğru olmayan; herkesin her konuda aynı düşünmesi; doğrularının ve yanlışlarının aynı olmasıdır. Bu iş, şu an itibariyle benim yazdıklarıma bazı okuyucuların ‚doğru‘, bazı okuyucuların ise‚ yanlış‘ demesi kadar açıktır.

Toplumun aynası konumundaki sivil toplum örgütleri de aynı kategoride ele alındıklarında yukarıda yazılanlardan beri tutulamazlar. Çünkü bu örgütler de siyasi parti ve benzer oluşumlarda olduğu gibi her olaya farklı bakan, her probleme farklı çözümler üreten ama ortak paydalarda buluşan fertlerden/üyelerden oluşur.

Toplumun problemlerine çareler üretmek için kuruldukları varsayılan STK'ların temel konularda farklı çözümler üretmeleri aslında zenginlik olarak algılanmalıdır. Ama daha da önemlisi; aynı STK‘ların bir araya gelerek ortak paydalarda ortak çözümler üretmeleridir. İşte‚ akledenler'den kastettiğimiz de budur. Aksi halde herkes farklı cepheden zuhur eden her hangi bir problemi yine farklı cepheden bir sivil toplum örgütünün üstlenmesi beklentisiyle hareket ederse; olan aynı gemiyi paylaşan herkese olur. Çünkü önemli olan geminin nereden su aldığı değil, alınan suyla geminin batmasıyla tüm yolcuların tehlikeye duçar kalmalarıdır.

Bütün bunları dile getirmemize vesile olan ve genelde Avrupa'daki göçmenleri, özelde ise Türkleri yakından ilgilendiren ve var olan potansiyele rağmen siyasi arenada yeterince söz sahibi olamamamizla alakalı olarak bir araya gelen ve on maddelik bir bildiriyle hem Türk kökenli göçmenleri uyaran, hem de Eylül 2013'te Almanya'da yapılacak genel seçimler nedeniyle tüm siyasi partilere mesajlar veren önde gelen sivil toplum kuruluslarinin bir araya gelerek bir inisiyatif oluşturmalarıdır. Özellikle sağ kesimden kuruluşların bir araya gelmesiyle oluşan bu hareketi kutlamakla beraber, sol kesimden örgütlerin bu inisiyatife davet edilmemeleri, edilmişlerse eğer katılmamış olmaları bizi ziyadesiyle üzmüştür.

Arzumuz; her kesimden her örgütün, partinin veya oluşumun yine her kesimin ortak problemlerine ortak hareketle çareler üretmeleridir.



Ali Yağız